Neden Avustralya’ya Taşındık?

Bu yazıyı okumadan önce Avustralya serisinin ilk yazısı “Dünyaya tekrar gelsem nasıl bir hayat isterdim?” ve ikinci yazısı “Konfor alanının dışına doğru çıkarken” adlı yazıları okumanızı tavsiye ederim.

Başka bir ülkede bir yaşam deneyimlemeye karar verdikten sonra bizi kocaman bir soru karşıladı. Peki ama nereye? Bu soruya yanıt ararken mevcut düzende bizi mutsuz kılan şeyler üzerinden gittik. O halde başlıyorum.

Güven duygusu

Günlük hayatımızda bizi en çok mutsuz kılan şey güvende hissetmeme duygusuydu. Akşam eve, sabah ofise adım attığımda kendimi daha güvende hissederken; araba kullanırken, toplu taşımaya binerken, otobüs beklerken, yolda yürürken, akşam hava karardığında, AVM’de kendimi güvende hissetmiyordum. Bu durum hayatımızı biraz zora sokmaya başlamıştı. Öyle ki son 3-4 ay akşam spor çıkışları evimiz Anadolu yakasında olmasına rağmen her gün Cemal beni Kanyon’dan almaya geliyordu. Tamam, bir gün bile hiç şikayet etmedi ama sonuç olarak bu durum normal de değildi.

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri güven hissi. Bu yüzden öncelikle kendimizi güvende hissedeceğimiz bir yer olsun istedik.

Trafik

Seyahat etmek hayatımızdaki bir numaralı öncelik olduğu ve her ay bir kere seyahat edebilmek için başka bir şeyden vazgeçmemiz gerekiyordu. Biz de şehir merkezindeki evlere göre daha uzak ama daha güzel bir evde oturup, daha az kira ödemeyi tercih etmiştik.

Haftaiçi Avrupa yakasındaki işimden akşamları eve dönemiyordum. Ya  30 kilometre yolu 2,5 saatte gitmem gerekiyordu ya da trafiğin biraz olsun rahatlamasını beklemem gerekiyordu. Bu sürede bazen spora gidiyor bazen arkadaşlarımla görüşüyordum ama Cemal Anadolu yakasında çalıştığı için çoktan eve varıyordu ve bu durum hayatımız için pek de sürdürülebilir değildi. Daha doğrusu çok çok yorucuydu.

24 saatin 3-4 saatini yollarda geçiriyordum. Trafikte harcadığım bu zaman kendime ayırdığım zamandan çok daha fazlaydı. Trafiğin hayatıma kattığı olumlu bir şey de vardı. Hayatımı sorguluyordum. Çünkü bunun için oldukça uzun bir zamanım vardı..Bu sorgulamalar zaten bizi bu noktaya getirmişti. Bu yüzden gideceğimiz yerde trafik olsa bile toplu taşıma ağı gelişmiş olmalıydı. Hatta bisikletle tüm ulaşım ihtiyacımı karşılamalıydım.

İnsanlar

Birbirine tüm farklılıkları ile saygı ve sevgi duyan, günaydın, merhaba, iyi günler gibi çok basit ama enerjisi çok yüksek kelimelerin kullanıldığı, güleryüzlü ve yardımsever insanların bulunduğu bir yerde yaşamak istedik. Kendim de bunu uyguluyordum. Otobüs şoförünün günaydın deyişime cevap vermesi nasıl günümü güzelleştiriyorsa eminim ben de birinin gününü güzelleştiriyordum. Fakat bu sözcüklerin genellikle cevabını alamıyordum. Bir gün bi taksi şoförü ile sohbet ettik. Taksiden inerken “Keşke herkes sizin gibi güleryüzlü ve nazik olsa. O zaman bu iş daha çekilir olurdu” dedi. Ben de çoğu kez aynı şeyi içimden geçiriyordum.

Refah seviyesi

Yaşayacağımız ülkenin refah seviyesinin yüksek olmasını istedik. Zengin ve fakir arası uçurumun çok yüksek olmadığı, insanların mesleklerinin toplum içinde bir statü belirlemediği, kazanacağımız paranın temel ihtiyaçlarımızla birlikte kültürel ve sosyal etkinlikleri de karşılayacağı, siyasi ortamın kaotik olmadığı, eğitim ve ekonomik kalitenin yüksek, kişisel özgürlüklerin kısıtlanmadığı ve doğal ortam kalitesi bakımından yeşil ve parklarla dolu bir yer olsun istedik. Bir bebek sahibi olmak istediğimizde onun geleceği için endişe duymak istemedik.

İklim

İnsan hayatını etkileyen en önemli etkenlerden biri iklim ve İstanbul iklimi bakımından yaşaması inanılmaz keyifli bir yerken yaşayacağımız yerin çok soğuk olmasını istemedik. Çok soğuktan kastım yılın 8-9 ayı kar görmek, karanlık sabahlara uyanmak ve güneş ışığından mahrum kalmak istemedik. Bu yüzden yaşayacağımız yerin mevsiminin alışık olduğumuz mevsime benzer olmasını istedik. Güneş ışığının insan psikolojisindeki olumlu etkilerini hepimiz biliyoruz. O yüzden güneşsiz asla :)

Dil bariyerinin olmaması

Alışık olduğumuz düzeni bırakıp, bir bilinmeyene doğru gitmek zaten başlı başına sabır ve emek gerektirirken bir de dil bariyeri ile mücadele etmek istemedik. 1 yıl farklı bir dilin konuşulduğu Litvanya gibi bir ülkede yaşamış biri olarak dil bariyerinin göründüğünden daha problemli bir süreç olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden İngilizce konuşulan bir yer olsun istedik.

Seyahat

Son 7 yılı seyahatlerle geçmiş bir çiftin seyahatsiz bir yaşam düşünmesi mümkün mü? Sil baştan bir yaşam da kursak bu tutkumuzdan vazgeçmiş değiliz. Yaşayacağımız yerin seyahat açısından fırsatlarla dolu bir yer olmasını istedik.

Göçmenlere karşı bakış açısı

Şimdi yazdıklarıma bir baktım da ne güzel istemişiz değil mi? Yani böyle bir yerde yaşamayı kim istemez? Herkes ister tabii ki. Fakat dünya üzerinde hangi ülke kollarını açmış “hadi gelin biz de sizi bekliyorduk zaten” der ki? Suriye gibi bir örnek var önümüzde. Koca bir ülke yokolmak üzere. Savaştan kaçan insanları bile istemedi neredeyse tüm dünya.

Fakat her şeye rağmen göçmen politikası biraz daha ılımlı olan birkaç ülke var. Biz de göçmenlere bakış açısı daha ılımlı olan bu ülkelere yöneldik.

Aklımızda hangi ülkeler vardı?

Yukarıda saydığım tüm etkenleri düşünerek bir liste oluşturduk. Bu listede Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Amerika, İngiltere ve Güney Afrika (Cape Town) vardı.

Eleme süreci

Kanada’yı çok soğuk olduğu için, İngiltere’yi diğer ülkelere göre daha pahalı ve göçmenlere bakış açısının daha katı olması sebebiyle, Amerika’yı turist olarak bile görmeyi merak etmediğimiz bir yeri yaşamak için seçmek son derece çılgın olacağı için, Güney Afrika’yı içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik kaostan dolayı eledik. Yeni Zelanda’nın ise zaten Türkiye’deki turist vizesi sürecini durdurduğunu öğrendik.

Geriye Avustralya kaldı <3

Yaşayacağımız yere karar verdik! AVUSTRALYA <3

Biz Avustralya’ya gitmeye karar verdiğimizde “ay çok uzak” diye hiç düşünmedik. Çünkü bu kadar çok seyahat edince insanın uzak algısı bile değişiyor. Bir de içinde bulunduğumuz durumun psikolojisinden mümkün olduğunca uzaklaşmak istedik. Sanki uzağa gidince kendimi daha güvende hissedecekmişim gibi düşündüm.

Ülkenin toplam nüfusu neredeyse İstanbul nüfusu kadar. Bu kadar devasa bir coğrafyada hala 23 milyon kişinin yaşaması Avustralya’yı gözümüzde fırsatlar ülkesi yaptı. Yıllardır dünyanın en mutlu ülkesi listelerinde ilk 5’te yer alması ve yaptığımız küçük internet araştırmalarından ülkenin refah seviyesinin çok yüksek olduğunu gördük.

Ülkenin en soğuk yeri kutuplara yakınlığı sebebiyle güney ucu ve orada bile kar yağmıyor. Dil bariyerinin bulunmaması ve ülkenin ılımlı göçmenlik politikası sayesinde Avustralya’ya daha gelmeden hayran olduk. Göçmenlik ülkenin DNA’sında var zaten.

Tabii bir de seyahat konusu var ki inanılmaz heyecanlı bir kıta burası. Avustralya’nın kendisi zaten birçok gezginin hayalini süslerken, Yeni Zelanda, Tazmanya, Fiji Adası, Bali gibi yerlerin ülkeye yakınlığı içimizdeki seyahat tutkusunu ve maceracı ruhumuzu yeniden uyandırdı.

Neden Melbourne?

Çünkü başka hiçbir şehri düşünmedim :) Dünyanın en yaşanılır listesinde ilk sırada gelen bir şehir olması tabii ki çok etkiledi. Fakat zaten büyük bir şehirde doğmuş ve büyümüştüm. Bu yüzden Sydney’i hiç düşünmedik. Avustralya’nın ikinci büyük şehri olması sebebiyle hala fırsatların bulunduğu bir şehir olması ve yaşam giderlerinin Sydney’e göre daha uygun olması da bu şehre gelmemizi etkiledi. Fakat en çok yıllar önce hayatıma o zaman için farklı bir sebeple girmiş olduğunu düşündüğüm kişinin Melbourne’da yaşaması bizi bir şekilde buraya çekti…

Yoksa bu kıta, bu ülke, bu şehir… Hiçbiri tesadüf değil.

Hikayenin dışına çıktığımda insanın hiç görmediği bir yere taşınmak istemesi inanılmaz büyülü geliyor. Yaşayacağımız yerin Avustralya olacak olması bizi daha o an çok heyecanlandırdı ve bu heyecan aylar boyu sürdü. Her şeye pek meraklı olmama rağmen Google görsellerde bir kere bile Melbourne diye search yapmadım. Hep kendi gözlerimle görmek ve deneyimlemek istedim. Daha nasıl gideceğimiz bile belli değildi ama ben bu hayalin gerçekleşeceğini biliyordum. Çünkü bu işin en zor kısmı sanılanın aksine iş, ev, para değil.

HAYALİNİ KURMAK, PLANLAMAK, EMEK VERMEK VE UYGULAMAK.

Her şey güzel de Avustralya’ya nasıl gideceğiz?

Bu sorunun cevabı da bir sonraki yazının konusu.

Son olarak merakınızı anlıyorum. Fakat aylar süren bu süreci anlatmak malesef tek bir yazı ile mümkün değil. Her hafta bu konuda bir yazı yayınlayarak sorularınızı yanıtlamış olacağım. Birazcık sabır <3 Bir de yolladığınız sevgi dolu mesajlar, mailler, yorumlar için tüm kalbimle teşekkür ederim. İnanın güzel enerjiniz güney yarım küreye ulaşıyor :)

Sevgiyle

Dünya Benim Evim’i Facebook ve Instagram hesaplarından takip edebilirsiniz.

Bunları da okumak isteyebilirsin
17 Yorum
  1. İsmail KÜÇÜKGÜMÜLCİNA diyor ki

    Merhaba,

    İlgi ve merakla okuyor, takip ediyorum.

    İnsanın içinde hep eksik kalan bir şeyler olur ya, o eksikliği yürürken, yerken, okurken bir an hissedersiniz.
    İşte tam da o anda buuuu dersiniz, tepkinizi gösterirsiniz.

    Satırlarınızı, heyecanla okudum.
    İşteee tam da buuuuuuu diyorum.
    Sizi kutluyorum.

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Merhaba, Çok çok teşekkür ederim. Ne kadar güzel bir şekilde tanımlamışsınız. İnanılmaz mutlu oldum. Çok sevgiler.

  2. Dilek mutaf diyor ki

    Eve geldim rahat bir ortamda yazıyı okudum yine mühteşem yazmışsın yazıların paylaştığın fotoğrafların duygularım alıyor bizi taaa Güney yarım küreye melbourne götürüyor 😍

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      :) Yaaa beni çok uzun zamandır takip eden senin gibi okuyucularım olması benim için çok büyük bi mutluluk!

  3. Ayfer Yildiz diyor ki

    Öznuuurrr,
    Ben hep gitmek istiyorum buradan diyenlerden oldum. Yapılacak bir iki küçük işim var. 35 yaşımı bitirince, 36. yaşımda artık başka diyarlarda yaşamak istiyorum.
    2019’a selam olsun. :) Hayal edip, gerçek olan anılara selam olsun.
    Veee post larını – instastory kayıtlarını merakla takip ediyorum. Özgür ve mutlu hayatınızı takibe devam edeceğim.
    Ve lütfen tam anlamı ile ev düzeninizi oturtunca, yolculuklara devam edin.
    Güney yarım küreye sevgiler. <3

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Ayfer :) Umuyorum 36 yaşında hayallerin gerçek olur! Çok sevgiler!

  4. SELDA diyor ki

    Heyecandan kalbim attı gerçekten ne kadar da ruhumuzu ifade ediyor gibisin, ne kadar da korkuyorum burada yaşamaktan bilsen, geceleri toplu taşımaya binememekten, her çıktığından eşimin gelip alması aslında hayatın sorunları ne kadar da ortak, umutsun insanlara, başka bir dünya mümkünün taa kendisisin, iyi ki varsın, yolun hep çiçekli olsun….

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Seni çok seviyorum Selda!

  5. Emre diyor ki

    Canım yazıyı okudugum an düsündügüm ilk şey, ben bu güzel iki insanı birdaha nezaman görebilecegim oldu. Sizin için mutluyum. Yeni bir başlangıç yeni bir düzen çok kolay degildir ama sizin için eminim herşey bu güzel duygularla daha kolay olmuş ve olmaya devamedicektir.
    Uzak diyarlarda çok mutlu olun.. yazılarını takipetmeye devam. Siz benim tüm pansiyon müşterilerime örnek çiftimsiniz. Herkese anlatıyor ve örnek almalarını diliyorum.

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Emreeee <3 ya sen dünyanın en pamuk kalpli insanı olabilirsin bence! O kadar mutlu oldum o kadar gurur duydum ki çok çok teşekkür ederiz. Ne mutlu bize ki yolumuz kesişmiş. Anılarımızın olması ne kadar güzel!

  6. PINAR diyor ki

    Merhaba sizi instagramdan takip ediyorum.Duygularınızı ne güzel kelimelere dökmüssünüz.Hersey gönlünüzce olsun.Cesaretiniz esinizle aynı dusnceleri paylasmanız ne kadar güzel.Mutlulugunuz güleryüzünüz daim olsun.Hayatını değistirmeye cesareti olmayan Pınar dan sevgilerle…

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Bu tatlı paylaşımınız için çok teşekkür ederim! :)

  7. Hülya diyor ki

    Merhabalar, aldığınız karar ve hemen uygulamaya geçmiş olmanızı tebrik ediyorum. Ama keşke Kanadayı çok soğuk diye elemeden iki kere düşünseydiniz. Bir kere kesinlikle yukarı tarafları hariç çok soğuk değil ve devletin kışın yaptığı uygulamalarla o kadar rahat yaşanıyorki, üstelik İstanbuldan 10 saatlik uçuşla da direk ulaşılabiiyor. Ama tabiki o kadar uzağa gitmek de sizin seçiminiz. Acaba göçmen başvurusu ile mi gittiniz yoksa kendiniz mi vize alıp gittiniz. Başarılar ve mutluluklar diliyorum. Umarım herşey gönlünüzce olur.

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Merhaba, Galiba burada olmamız gerekiyordu diye düşünüyorum :) Eminim Kanada da çok güzeldir <3

  8. Begüm diyor ki

    Hersey o kadar güzel anlatmissinki daha yeni gördüm seni hesabini ve ayni hayaller ve istanbul icin ayni duygulara sahip olduğumuzu gördüm.. gitme planlari hep bizdede var ama aileden ayrilmak uzakta olmak zor tabi benm ailem antalyada en azindan istanbuldan cikip orda yasama planlarindayiz ilk etapta.. benm yurtdisina tasinmakta ilk zor gelen sey iş ve nasil iş bulucam bulupmu gittiniz önden gidip keşfettinizmi mesela? Gecim sağlamak bunu nasıl yaptiniz.. artık takibimdesin🤗🤗

  9. Didem diyor ki

    Kendi korkaklığımdan nefret etmeme sebep olacak kadar güzel bir atılım yapmışsınız :) en az 5 yıldır arzuladığım ancak -maddi sebeplerden ötürü -başarısızlıkla sonuçlanması durumunu tolere edebilecek imkanım olmadığı için cesaret edemediğim adımları atamamanın içimde doldurduğu müthiş pişmanlıkla nefes alıyorum şu anda :)

  10. Erdem diyor ki

    Merhaba. İlgiyle okudum. Biz 2 çocuklu bir aileyiz. İstanbul da yaşıyoruz ama 7 yıl görevimden dolayı Antalya da yaşamıştık. Konfor değiştirmenin artılarını eksilerini yaşadık. Sizce dört kişilik bir aile olarak Avusturalya gibi değişimi başarabilir miyiz? En gerekli oşan nedir?

Bu konuda söyleyecek bir şeylerin olmalı

E-posta adresin yayımlanmayacak.