Kızıldeniz’de Dalış Macerası

Kendimi bildim bileli denizden korkuyorum. Sanırım yaşadığım bazı talihsiz deneyimler bu korkunun oluşmasını sağladı. Sanki hep birileri boğuluyordu ve ölüyordu. Akşamları daha da korkardım denizden. http://nourlyet.com Gündüzleri rengine vurulduğum su, geceleri simsiyah bir hal alıp sanki üzerindeki her şeyi içine çekecekmiş gibi hissederdim.

Bir o kadar da özeniyordum denize girmeye, masmavi suyun keyfini çıkarmaya derken önce denize ayağımı sokmaya ve sonra sırasıyla dizlerime, belime ve omuzlarıma kadar suyun içine girmeye başladım. Ayağım yere değdiği sürece kendimi güvende hissediyordum fakat zaman zaman deniz zemininin farklılık göstermesi sebebiyle ayağımın anlık yerden kesildiği anlarda yaşadığım panik ve boğulma korkusu yerini çığlıklara ve ağlamalara bırakıyordu. Sonra sil baştan…

Küçük çocukların korkusuzca babalarının sırtından suya atlamasına, ayaklarımın yerden kesildiği yerlerde panik yapmadan suyun üzerinde durabilmeye ve yükseklerden turkuaz sulara atlayan insanlara hep çok özendim. Suyun kaldırma kuvveti mi? Galiba o bana pek işlemiyor çünkü ben hep batıyorum :)

Peki ben ne yaptım? Sudan korktukça şezlongda güneşlenmeye ve hatta uyuya kalarak hastanelik olmaya pek alıştım.

İlk korkumu ne zaman yendim?

2. yılımızı kutlamak için Cunda’ya gitmiştik ve kaldığımız otelin sahibi Emre ve onun arkadaşı Zuhal ve Zuhal’in otelindeki misafiri ile felekten bir gece geçirdik. Sanırsın 40 yıldır birbirimizi tanıyorduk :) O gece onlar denize girmeye karar verdi. Sanıyorum gece 3-4… Nasıl oldu bilmiyorum büyük ihtimalle rakının etkisi ben de onlara uydum ve gece denize girdim. O an için korkmadım ama sonra kendime geldiğimde ve fotoğraflara baktığımızda gece denize girdiğime inanamadım!

2015 yılına girerken bir wish list yaptım. Şu ayakkabıyı istiyorum bu çantayı alacağım wish list’i değil :) Daha çok kişisel ve seyahat rotaları ile dolu bir wish list. Listeye bir korkumu da eklemek istedim. İstedim ki çok istediğim o mavi sudan korkmayayım ve yüzmeyi öğreneyim. Bu kararı almakla çok büyük bir adım atmıştım.

İkinci büyük adım ise aksiyonla geldi ve Mart ayında yüzme kursuna yazıldım. İlk ders pek de istediğim gibi geçmedi. Yüzme hocam benimle suya girmedi ki bu benim için oldukça önemliydi. Sonra hocamı değiştirdim. Tunç hoca sağ olsun benimle havuza girdi ve beni çok hızlı bir şekilde suya alıştırdı. Bayağı bir yol kat ettik ama sonra benim seyahatlerim girdi araya ama gittiğim her denizli tatilde pratik yaptım. Hatta Tasos Adasında sırt üstü suyun üzerinde durmayı bile öğrendim :) Zaten hiçbir şey yapmasan da suyun üzerinde durursun diye düşünmeyin. Dedim ya suyun kaldırma kuvveti beni es geçiyor :)

Gelelim dalış macerasına…

17 Temmuz’da Şarm El Şeyh’e gittik ve internette neler yapılır araştırırken sürekli karşıma dalış çıktı. Fotoğraflara bakıyorum; müthiş bir renk cümbüşü, balıklar ve bambaşka bir dünya… Sonra yavaş yavaş ben de dalacağım demeye başladım. Tabii bir yandan da “nereye dalıyorsun ya, birkaç ay önceye kadar suya bile giremiyordum” diyerek tüm motivasyonumu yok ediyordum. Sonra yeniden “dünyanın en güzel dalış merkezine gidiyorum ve dalmadan mı döneceğim yani” diyerek kendimi gaza getiriyordum… Günler bu şekilde geçerken artık Şarm el Şeyh’teydik ve günlerimiz kısıtlıydı. Planlamamızı iyi yapmalıydık.

İlk gün gördüğüm o deniz altı dünyası beni çok etkiledi ve bir de oradaki yaşamı görmek istedim. O akşam dalış turu satın almak üzere Naama Bay’e gittik.

Şarm El Şeyh’te dalış turu nereden satın alınır?

Şarm el şeyh’te otellerde turizm acentesi bulunuyor. Hyatt Regency’de de vardı fakat 65€ fazla gelince bir de şehir merkezindeki turizm acentelerine bakalım istedik ve bilgi almak için gözüme güzel gözüken EMA Turizm’e girdik. Mikail isimli bir arkadaş bizimle ilgilendi ve burada yaklaşık yarım saat vakit geçirdik. Mikail klasik Mısırlı gibi her şeyi satmaya kalkmadı, yüksek rakamlarla konuşmadı ve dalış turunu satmadan önce sağlık durumu ile ilgili sorular sordu. Bu tavrı bize inanılmaz güven verdi fakat Cemal’in yaklaşık 4 yıl önce yaşadığı kulak zarı rahatsızlığı sebebiyle Mikail bize dalış turunu satmadı. Şimdilik şnorkel turu satın alın yarın dalgıç ile konuşun o bir sorun görmez ise dalışa çevirirsiniz dedi ve faturamızı kesip ertesi günkü tur için ihtiyacımız olan şeyleri not etti.

1 dalış + Ras Mohammed tekne turu için kişi başı 45$ ödedik. Eğer birden fazla kere dalış yapmak isterseniz dalış başına 15$ ödemeniz gerekiyor.

Ertesi sabah shuttle bizi otelimizden aldı ve Namaa Bay’e getirdi. Burada farklı tur şirketlerinden aynı turu satın alan kişiler bir grup haline getirilerek teknelere alındı ve 45 dakikalık tekne yolcuğu sırasında hem dalgıcımız hem de Ahmed isimli çok sempatik rehberimiz bize dalışla ve turla ilgili bilgilendirmeler yaptı. Teknede kaptan, dalgıç, rehberin dışında bir de tekne içi ve su altı fotoğrafçıları vardı. Cemal’in kulak zarı rahatsızlığını dalgıç ile konuştuğumuzda üzerinden 4 yıl geçtiği için bir sıkıntı yaşamayacağını söyledi ve tur paketimizi şnorkelden dalışa çevirdik.

3 dalış noktası

Dalış turunda 3 tane dalış noktası bulunuyor ve her bir noktada belirli sayıda kişi dalış yapabiliyor. Geriye kalanlar ise şnorkel ile yüzüyor. İlk dalış noktasına vardığımızda şnorkelin ağız kısmını ağzıma sokmamla kusma hissi ile çıkarmam bir oldu. Defalarca denedim ve o şeyi ağzıma sokamadım. O plastik tat midemi bulandırınca aklıma hemen “bunu ağzıma sokamıyorsam ben dalış nasıl yapacağım” sorusu geldi çünkü dalış malzemesinin ağız aparatı daha büyük. Ben korkumu yenip dalmaya karar vermişken hiçbir şey buna engel olamaz deyip şnorkelin ağız aparatını ağzıma yerleştirdim ve deniz altındaki dünyayı izlemeye başladım. Rengarenk bir dünya vardı aşağıda ve yarım saat boyunca o dünyayı izleyerek geçti zaman.

İkinci dalış noktasında dalış sırası bizdeydi. Dalgıç yanımıza gelip brief verdi. Gözlüğe su kaçarsa şöyle yap, balıkları görünce sevinçten sakın gülme, ağzına su kaçar. Diyelim ki ağzına su girmeye başladı ne yapmalısın, basınç değişikliklerini nasıl dengeleyeceksin vs. O anlattığı sırada ben stres olmaya ve korkmaya başladım. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Bir kere bile suyun altına boylu boyunca girememişken böyle bir şeye nasıl kalkıştım diye içimden söylenmeye başladım. Korkudan elim ayağım titriyordu ya da heyecandan :) Vücudumda duygu değişiminin etkileri devam ederken ikinci dalış noktamıza vardık ve bizi giydirmeye başladılar. Cemal ile birlikte dalamayacağımızı çünkü suyun altında yaşanacak bir sıkıntıda bir dalgıcın iki kişi ile ilgilenemeyeceğini söyleyince bende iyice kayış koptu.

İlk önce Cemal gitti. Ben nasıl korkuyorum anlatamam. Birazdan suyun metrelerce altına gidecek kişi ben değilmişim gibi hayır ben tekneden atlayamam oturarak atlayacağım diye tutturdum.

Neyse ki oturarak da atlanabiliyormuş. Çünkü sırtımda kocaman bir tüp, belimde ağırlıklar ayakta duramıyorum.

Bize brief veren dalgıç Cemal ile gidince bana hiç tanımadığım bir dalgıç denk geldi. Teknenin ucuna oturmuş bağırıyorum “ben yüzme bilmiyorum ve şuan çok korkuyorum!!” :) Canım dalgıç “tamam hiç sorun değil ben senin yanında olacağım sadece atla” dedi ve ATLADIM!!!!

Dalgıç ellerimi tuttu ve şimdi başını suyun içine sok ve nefes almaya başla dedi. Harfiyen yaptım ama o an korkudan gözlerimi kapatmışım :) Çıkardım kafamı, yaptım dedim, peki şimdi tekrar yap dedi ve tekrar yapınca bu sefer gözlerimi açtım ve başladı! Allahım o da ne elimden tuttuğu gibi aşağılara doğru gitmeye başladık. O an “oha nasıl yani başladı mı” deyip “şu saatten sonra geri dönüş yok Öznur keyfini çıkar” dedim ve kendimi suyun büyülü dünyasına bıraktım. Derine gittikçe basıncı kulaklarımda hissetmeye başlıyordum ama dalgıcın söylediği her şeyi de unutmuştum. Sonra nasıl becerdim bilmiyorum suyun altında yutkunarak bu işi çözdüm :) Her boşluğa düşüyormuşum gibi olduğumda elimi uzattım ve dalgıç elimi tuttu böyle olunca kendimi çok güvende hissettim ve önümden geçen balık sürüleri ile oynamaya başladım :)

Mavinin sonsuz derinliğinde bunca yıldır korktuğum şeyin nasıl muazzam bir şey olduğunu gördüm. Tüm gücümle derin derin nefes aldım. Aldığım her nefesi yavaş yavaş hissederek verdim. Bıraktım kendimi bu keşfe ve heyecanla mercanları izlemeye başladım. Gördüğüm renkleri hangi kelimelerle anlatacağımı bilemiyorum. Deniz altı hayatım boyunca fotoğrafını bile görmediğim canlılarla doluydu. Bir ara önümden geçen turuncu balık sürüsünü görünce mutluluktan gülmek istedim ama aklıma gülersem ağzıma su kaçacağı geldi :)

Biraz daha aşağı doğru ilerleyince bu sefer bambaşka renkler bambaşka balıklar karşıladı bizi. O sırada su altı fotoğrafçısı Muhammed fotoğraflarımı çekmeye başladı. Artık nasıl rahatladıysam bi pozlar bi pozlar :)

Yukarı doğru çıktık tekrar ve aaaaa o da ne Cemal bana el sallıyor :) Sonra yan yana getirdiler bizi ve suyun altında el el tutuştuk. O anda yaşadığım duyguları kelimelere dökmek çok zor. Ağlayacağım ama korkuyorum gözüme su kaçacak diye :)

Sonra Cemal ile ayrıldık tekrar ve yavaş yavaş yukarıya doğru çıkmaya başladık. Deniz yüzeyine yaklaştıkça bana bir aydınlanma geldi. Bu dünya sadece bizim değildi. Bu dünya sadece su üstünden de ibaret değildi. Denizin altında bir dünya vardı. Bu dünyanın yaşayanları sadece biz değiliz mercanlar da bizim kadar canlı, balıklar da bizim kadar aile…

Suyun üzerine çıktığımda ağzımdaki solunum aparatını çıkarıp kocaman bir çığlık attım ve “hayatta yaptığım en güzel şey” buydu dedim ve herkes gülmeye başladı. Baktım Cemal tekneye çıkmış bile onu görünce tabii ki onunla evlendikten sonraki en güzel şey diye ekledim ve kahkahalar çoğaldı :)

Suyun altında kaldığım süre boyunca “anda” kaldığımı hissettim. Ne dün ne bugün ne de yarın sadece o andaydım ve bu müthiş bir histi. Yaptığım şey dalıştan çok daha fazlasıydı. Hayat devam ederken bir takım şeylerle sınırlandırıyoruz hep kendimizi, korkular ediniyoruz, erteliyoruz, kaçıyoruz halbuki şu dünyada yapamayacağımız hiçbir şey gerçekten yok sadece aşılmayı bekleyen sınırlarımız var.

Suyun altında fotoğrafımı gören canım arkadaşım mesaj atmış ve demiş ki; “suyun altında seni görünce inanamadım, muhteşemsin. Seni gördükçe güç buluyorum inan…  diyorum ki gerçekten insan istedikten sonra gerçekleştiremeyeceği hiçbir şey yok, iyi ki varsın, seni seviyorum”.

Sizin de varsa hikayeleriniz yazının altına yorum olarak paylaşırsanız çok mutlu olurum.

Sınırlarımızın farkına varıp onları aşacağımız nice günlerimiz olsun.

Şarm el şeyh’te yapılacak 10 aktivite için tıklayınız.

Kızıldeniz kıyısında bir cennet: Şarm el şeyh için tıklayınız.

Dünya benim evim’i facebooktan ve instagramdan takip edebilirsiniz :)

Bunları da okumak isteyebilirsin
6 Yorum
  1. Hülya A. diyor ki

    Her yazıyı beni biraz daha heycanlandırıyor oha buda varmış dedirtioyor. Benim gibi sudan korkan birini dalarken görmek harıka:)

    1. dunyaben diyor ki

      hahahaha bunu duyduğuma çok sevindim :)

  2. playinduo diyor ki

    Öznur, bu yazı inanılmaz olmuş, bayılmak ve hayran olmak kelimeleri bence az kalır! Cesaretine inanamadım, ben orta okuldan beri yüzme dersi almış ve yüzme takımında bile yer almış bili olarak, açık denizden korkarım, aşağıdaki dünyadan ise daha çok korkarım. Ne zaman kendimi denizde tek hissetsem, panikler, karaya çok hızlı ulaşmaya çalışırım. Bir kaç sene önce bu korkumu Bodrum’da küçük bir dalış yaparak az çok yensem de, benim de hayalim Kızıldeniz. Bu yazı ve hislerini ifade ediş şeklin çok güzel rehber oldu bana da, önümüzdeki yakın hedeflerin içinde muhakkak bu da yer alacak. Gösterdiğin cesaretten ötürü tebrik ediyorum, ve seni çok iyi tanımasam da, tanıdığım kadarıyla “iyi ki”lerin içerisinde yer alıyorsun demek istedim :)

    1. dunyaben diyor ki

      Pınarcım, yorumunu okuduğum anda yüzümdeki mutluluğu görmeni isterdim. Çok teşekkür ediyorum canım, inanılmaz mutlu ettin beni…

  3. Zuhal diyor ki

    İkinizi büyük bir keyifle takip ediyorum ve garip bir gurur da var içimde ikinizi tanıdığım için :) bu yazını okurken Emre ve benim ismimi görünce off ya bizi unutmamışlar dedim ,çünkü sizi çok özlüyorum ve uzak ama bir o kadar yakınımda hissediyorum. İdolümsünüz yaaaa:) Dünya senin… Sizin ..Cunda’dan sevgiler Zuz

    1. dunyaben diyor ki

      Canım Zuz’cum, sizi unutmak mümkün mü? Sabahlara kadar süren sohbetler, yemeler, içmeler, kahkahalar… Cunda’yı bizim için özel kılan şeylerden biri de sizlersiniz.

      Öpüyoruz ikinizi de

Bu konuda söyleyecek bir şeylerin olmalı

E-posta adresin yayımlanmayacak.