Malmö’de Bir Pazar Günü

Kopenhag Central Tren İstasyonuna vardığımızda saat 2.00’di. Öğlen yemeği için The Joe & Juice’den kahve ve sandviçlerimizi alıp Malmö trenimize koşa koşa yetiştik.

FullSizeRender[1]

Kopenhag’tan Malmö’ye Nasıl Gidilir?

İsveç’in Malmö şehri Danimarka’nın tam karşısında Kopenhag’tan Malmö’ye her 20 dakikada bir kalkan trenlerle Malmö’ye gidebilirsiniz.Tren biletinizi kiosklardan gidiş-dönüş saat belirtmeden satın alabilirsiniz ve gün içinde istediğiniz saatlerde Malmö’ye gidebilirsiniz. Kopenhag’tan Malmö’ye tren bileti kişi başı gidiş-dönüş 20$.

FullSizeRender[2]

Kopenhag ve Malmö birbirinden sadece 35 dakika uzaklıkta. Birbirine bu denli yakın olan ülkeleri çok seviyorum. Çünkü normalde İstanbul’dan Malmö’ye gitmek aklıma bile gelmezken Kopenhag’a gelmişken çok kısa bir zamanda ve çok ucuz bir şekilde ülke değiştirmek paha biçilemez!

Oresund Köprüsü

Kopenhag ile Malmö’yü birbirine bağlayan bu köprüde hem demiryolu hem de karayolu var. Yapı aslında bir tünel ve bir köprüden oluşuyor. Tren hem deniz altındaki tüneli hem de köprüyü kullanıyor. Köprünün üzerinden giderken boğaza sıra sıra dizili rüzgar güllerini izlemek pek keyifliydi. Aslına bakarsanız bu tren yolculuğunu gerçekleştirmek istememizin en birincil sebebi bu rüzgar güllerini görmekti :)

Bridge_3

Oresund Köprüsünün yapımına 1995 yılında başlanıyor ve 1999 yılında son bölümünün inşaatı bitiyor. Danimarka Kraliyet Ailesi Prensi Frederik ve İsveç Kraliyet Ailesi Prensesi Victoria köprünün yapılışını kutlamak amacıyla köprünün ortasında buluşmuşlar :) Fakat köprü geçiş ücreti çok pahalı olduğu için Oresund Köprüsü başlangıçta çok fazla kullanılmamış. Kullanımı arttırmak için köprünün sürekli kullanıcılarına %75 oranında bir indirim uygulanmış. Günümüzde Kopenhag’a göre daha ucuz olan Malmö’de çok sayıda Danimarkalı yaşıyormuş ve bu kişiler her gün iş yerlerinin bulunduğu Kopenhag’a çalışmak için gidiyorlarmış. Düşünsenize iş değiştirmek için ülke değiştiriyorlar. Gerçi kendimi düşünüyorum tam bu anda her gün gidiş-dönüş 4 saat harcıyorum evimden işe gidebilmek için…

Malmö

35 dakikalık tren yolculuğundan sonra Malmö tren istasyonuna varıyoruz. İstasyondan çıktığımızda aydınlık, güneşli ve oldukça sakin bir şehir karşıladı bizi. Ben hala 35 dakikada ülke değiştirmiş olmanın şaşkınlığını yaşarken Cemal bir harita bulup rotamızı çizmişti bile. Zira güneşin batmasına birkaç saat vardı ve biraz hızlı olmalıydık.

IMG_1400

Malmö, İsveç’in üçüncü büyük şehri. İlk kurulduğu dönemde Danimarka’nın oldukça yoğun ve büyük kentlerinden biriymiş fakat Roskilde Antkaşması ile İsveç topraklarına katılıyor. İsveç’in güney sahilindeki bu şehirde göçmen sayısı İsveç’in diğer şehirlerine göre oldukça fazla. Fakat biz bir Pazar günü Malmö’ye gittiğimizden şehirde genel olarak insan yoktu :)

Malmö’de Yapılacaklar Listesi

Mini Meydan; Lilla Torg

Lilla Torg mini mini bir meydan. En sakin Pazar gününde bile kalabalık olan tek yer :) İsveçlilerin ana buluşma noktası. Cuma ve Cumartesi akşamlarının oldukça kalabalık olduğu ve yemeğinizi yiyip içkinizi, kahvenizi keyifle içebileceğiniz çok sayıda restoran, bar, cafenin bulunduğu minicik bir meydan. Mello Yello, Moosehead, ve Victors bu meydanı çevreleyen restoranlardan bazıları. Yok ben pub severim derseniz İskoç pubı Drumbar’a bayılırsınız. Eğer derseniz ki ben Japon mutfağını pek severim o zaman sizi Izakaya Koi restoranına alalım :)

Ama kesinlike yapın diyeceğim bir şey var ki o da Pronto Cafe’nin meydana bakan masalarına oturup, yemek tabağında servis edilen ev yapımı cheesecakelerin tadına bakın. Gözüme kestirdiğim son orman meyveli cheesecake maalesef sırada benden önde olan kıza gitti. Fakat limonlu cheesecake de harikaydı! Mottosu ise you love our cheesecakes and our cheesecakes love you too :)

FullSizeRender[4]

Toplamda 12 çeşit cheesecake sunan bu tatlı cafede Nutelllı Cheesecake denk gelirseniz sakın affetmeyin :)

Hatta Kopenhag’tan Malmö’ye cheesecakeleri yemek için bile gelebilirsiniz bence :) Evet o kadar!

Adres: Lilla Torg, No: 2

Stortorget Caddesi

Karşılıklı mağazaların, restoranların, cafelerin bulunduğu bu cadde trafiğe kapalı. Bu cadde üzerinde dekorasyon ürünleri satan lokal mağazalar var. Mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. Türkiye’de bulamayacağımız çok sayıda yaratıcı ve uygun fiyatlı ürünlerin bulunduğu Flippa K mağazasını ise mutlaka görün. Bu cadde Gustav Adolfs Torg’a kadar uzanıyor ve hediyelik eşya almak isterseniz yine bu cadde üzerinde alternatif birçok yer bulabilirsiniz.

IMG_1405

Malmöhus Kalesi

Şehrin en eski tarihi bölgesi olan Malmöhus Kalesi, şehrin Danimarka topraklarında olduğu dönemlerde en iyi korunan kalesiymiş ve beş yıl boyunca hapishane olarak kullanılmış. Günümüzde müze olarak hizmet veren bu kalenin çevresi sularla çevrili.  Müzede Orta Çağ döneminden kalan işkence aletleri de sergileniyor. Turuncu kiremitli bu kale şehrin mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri.

IMG_1421

IMG_1420

FullSizeRender[2] (3)

Kungsparken

Şehrin içine kurulmuş kocaman parkları hayranlıkla geziyorum, içinde huzur buluyorum ve bizim de böyle kocaman parklarımız olsun istiyorum. Kungsparken, Malmö’nün en eski parkı ve İsveç’teki dört legal kumarhanenin biri bu güzelim parkın içinde. Parkı gezdiğimizde akşam olmak üzereydi. Güneşin kırmızı rengi ve ağaçların gölgesi parktaki minik gölün üzerine yansıyordu ve ortaya inanılmaz güzel bir görüntü çıkarıyordu. Göllerden birinin üzerine kurulmuş tahta platformun üzerine uzanıp gökyüzünü izliyoruz ve böyle güzellikleri görebildiğimiz, keşfedebildiğimiz için şükür duyuyoruz.

FullSizeRender[3] (2)

FullSizeRender[1] (2)

FullSizeRender[2] (2)

Kungsparken mutlaka görmeniz gereken yerlerden. Yıl boyunca her gün 24 saat açık!

Anılarımıza yenisini eklemenin verdiği mutlulukla akşam trenini yakalıyoruz. Kopenhag’a vardığımızda eşyalarımızı almak üzere eve gidiyoruz. Amanda ile vedalaşıp hava alanına doğru yola koyulduk ve check in işlemlerimiz başlayana kadar hava alanının konforlu koltuklarında uykuya dalıyoruz…

IMG_1417

IMG_1437

İstanbul’a vardığımızda sabah 5 buçuktu. Eve gelip bir duş aldıktan sonra ofise doğru yola koyulduk. Çünkü gezgin olmak ayakların şişene kadar yürümeyi, sokaklarda kaybolmayı, gördüğün güzellikler karşısında kalbinin mutlulukla dolmasını ve bölük pörçük bir uykuyla işe gitmeyi gerektirir :)

Ps. 23-26 Nisan’ı Budapeşte ve Bratislava’yı keşfederek geçireceğiz. Tavsiyeleriniz varsa yorum olarak bırakırsanız çok sevinirim.

Dünya benim evim’i facebooktan ve instagramdan takip edebilirsiniz :)

Bunları da okumak isteyebilirsin
2 Yorum
  1. cenk diyor ki

    Kopenhag yazılarınızı keyifle okudum. Yüreginize sağlık. Yaşamaktan aldığınız keyfi satırlarınızla hissettiriyorsunuz. Dünya sizin gibi insanlarla güzel. Yolunuz ve bahtınız daima açık olsun.

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Merhaba, çok teşekkür ederim. Çok mutlu ettiniz. Yararlı olabildiyse ne mutlu bana.

Bu konuda söyleyecek bir şeylerin olmalı

E-posta adresin yayımlanmayacak.