Neden Güney Afrika?Why South Africa?

Aslında her şey sadece bir hayal ile başladı.

2015 yılının başlarıydı. Cemal ile soğuk bir kış akşamı Çengelköy’de, deniz kenarında yürüyorduk. Sonra birden “2015 yılında şunu mutlaka yapmak istiyorum dediğin bir şey var mı?” diye sordum. Konuşmaya başladık. O da aynı soruyu bana sordu. Hiç düşünmeden ağzımdan “burası kışken ben yazda olmak istiyorum” dedim. Her ne kadar o an hiç düşünmediğimi de söylesem aslında bilinçaltımda bir yerlere attığım bir hayal olmalıydı ki birden ağzımdan çıkıverdi.

Şimdi, bu yazıyı yazarken şunu görüyorum; ben, o an ağzımdan çıkan o hayali gerçekleştirmek üzere kendime söz vermişim yoksa birkaç zaman sonra eve gelip Cemal’e Güney Afrika’ya gidelim demezdim.

Peki, Neden Güney Afrika?

Güney Yarım Küre’nin herhangi bir şehrinde de mevsim yaz iken neden Güney Afrika? Cevabı yok. Bilmiyorum. Güney Afrika’ya gidelim derken Güney Afrika’nın başkenti neresi, şehirleri nereler, nasıl bir coğrafya hiçbir şey bilmiyordum. Tek bildiğim şey Güney Yarım Küre’de olduğu ve İstanbul’da kış yaşanırken, orada yazın yaşandığıydı. Aslında en başa dönecek olursak. Neyi hayal etmiştim? Burası kışken, yazda olmayı hayal etmiştim. Bu hayalimin ağzımdan çıktığı andı. Sonra ne oldu? Eve geldim ve Güney Afrika’ya gidelim dedim. Neden? Çünkü orada yaz. Aslında hayal etmek ve hayali gerçekleştirmek sandığımızdan daha basit çünkü evrene yaydığımız enerji, hayalimizi aklımızda canlandırmak, içimizdeki tutku ve olumlu düşünce tüm bu süreçte bize yardım ediyor.

O an belki Güney Afrika’yı seçmemin hiçbir sebebi yoktu ama şimdi Güney Afrika seyahatinin hayata bakış açıma kattıklarını düşündüğümde sebebini görebiliyorum.

Güney Afrika’ya Nasıl Gidilir?

Cemal de Güney Afrika’ya gitme konusunda benimle hem fikir olunca o zaman bilet bakalım dedik. Bu arada aylardan Şubat ya da Mart’tı. Haritayı açıp iki şehir belirledik. Cape Town ve Johannesburg. Ne bu iki şehir hakkında bir şey okuduk ne de Güney Afrika ile ilgili. Türk Hava Yollarının web sitesini açıp Türk Hava Yollarının her iki şehre de uçtuğunu görünce Cape Town’a gidip, Johannesburg’tan dönmeye karar verdik. İki kişi için gidiş-dönüş 5000 liraya bilet bulunca rezervasyon yaptırdık. Zira aylar sonra bu biletin 21.000 liraya çıktığını görünce tam da bize yakışan bir hareket yapmışız deyip mutlu olduk.

Rezervasyon Nisan ayında bitiyordu ve Nisan ayında yine gideceğimiz yere ait hiçbir şey okumadan biletlerimizi satın aldık.

Biraz Araştırınca…

Geçtiğimiz yıl 18 ülkeye seyahat planlayınca Güney Afrika seyahatini araştırmak yazı buldu. Haziran ya da Temmuz gibi yavaş yavaş okumaya başlayınca Güney Afrika ile ilgili okuduğum her şey beni korkutmaya başladı. Brezilya’dan sonra dünyanın en riskli en tehlikeli şehri olarak tanımlanan Johannesburg’a okuduklarımıza kalırsa asla gitmemeliydik. Okuduğum bloglarda şehrin güzelliğine dair hiçbir şey yazmıyordu. Yazılanlar bu ülkenin ne kadar tehlikeli olduğuyla ilgiliydi. Öyle ki hava karardığında dışarıda olmamalıydık, arabayla kırmızı ışıkta dahi durmamalıydık ve arabamızın camını kesinlikle açmamalıydık… Tüm bu olumsuzlukları okuduktan sonra itiraf etmeliyim ki yanlış bir seçim yaptığımı düşündüm. O kadar çok kötü bilgiye maruz kaldık ki lokasyonu değiştirmeye karar verdik. Nerelere gidebiliriz diye düşünürken bir anda kendimizi “Neyse ne! Gidip kendimiz deneyimleyelim” derken bulduk. Şimdi iyi ki diyorum. İyi ki okuduklarımızın etkisiyle Güney Afrika’ya gitmekten vazgeçmemişiz.

Peki, bu kötü ün nereden geliyor?

Sosyal medya sayesinde Cape Town’a gitmiş birini buldum ve hemen yazdım. Bana ilk söylediği şey “dünyanın en güzel insanlarının olduğu bir yere gidiyorsun” oldu. Hiç olumsuz bir şey söylemedi, ben de sormadım. Kendisi de çok sık seyahat etmesine rağmen bu zamana kadarki en iyi seyahatinin Cape Town’a olduğunu söyleyince yüzüm güldü ve artık heyecanlanmaya başladım.

Sonra bir gün takip ettiğim Seyahat Blogları Topluluğunun Facebook sayfasında Johannesburg ile ilgili bir yazı okudum. Yazıda Johannesburg’un ne kadar tehlikeli olduğundan vs. bahsetmişti. Merakla mesaj attım. Dedim ki orada başına bir şey geldi mi? Kötü bir deneyim yaşadın mı? Ya da ne bileyim gerçekten bu kadar tehlikeli bir yer mi? Cevap çok komikti. Zira hiçbir kötü deneyim yaşamadığını ama yine de tehlikeli olduğunu yazdı. Hatta şehri oralı biriyle gezmem gerektiğini, tek başıma sokakta yürüyemeyeceğimi… Bence bu tabiki benim düşüncem ama gezgin insan diğer insanlara ilham olmalı. Yüreklendirmeli, bak sen de yapabilirsin demeli, bunu hissettirmeli. Kötü bir deneyim yaşadıysa tabiki paylaşabilir ki o da hayatın bir parçası zaten. Kendi yaşadığımız şehirde bile ne kötü deneyimlerle karşılaşıyoruz üstelik aynı dili aynı kültürü bazen aynı işi aynı okulu paylaştığımız insanlarla. Ama eğer hiç kötü bir deneyim yaşamadıysan bu kadar kötü anlatmamalısın bence. Zira bu negatif yorum ile ister istemez yine acaba doğru mu yapıyoruz diye düşündüm.

Bu kötü ün Güney Afrika’nın karanlık tarihinden geliyor. Fakirlik ve zenginliğin en uçlarda yaşandığı bu ülkede Afrikalılar Avrupalılar tarafından yıllarca ezilmiş, sömürülmüş ve ayrıştırılmış. Güney Afrika tarihinden farklı bir yazıda daha detaylı bahsedeceğim. Fakat siyah halk bu kadar sömürülünce fakirlikten, açlıktan, beyazlara duyulan nefretten dolayı uzun yıllar şiddet dolu geçmiş. Fakat artık Güney Afrika öyle bir yer değil.

Biz Güney Afrika’da 14 gün geçirdik. Şunu söyleyebilirim ki hem Cape Town hem de Johannesburg İstanbul’dan daha güvenli şehirler. Biz bu 14 günde Avrupa’da yaşadığımız dolandırıcılıkların birini bile yaşamadık. Kırmızı ışıkta da durduk, camımızı da açtık, akşam sokaklarda da yürüdük. Başımıza hiç kötü bir şey gelmedi. Hiç kötü bir deneyim yaşamadık. Johannesburg’taki Soweto teneke şehrine bile gittik ve orası da dâhil olmak üzere okuduklarımızın birini bile yaşamadık. Güney Afrika’ya giderseniz ya da gitmek istiyorsanız ya da gideceksiniz ve yolunuz bir şekilde bu yazı ile buluştuysa söyleyebileceğim tek şey şu; dünyanın her şehrinde bir tehlike vardır. Paris’te de, Berlin’de de, İstanbul’da da. Güney Afrika’da daha farklısı ile karşılaşmayacaksınız. Dünyanın en güzel gülümseyen insanlarından bir zarar gelmez.

Ve hayalin gerçekleştiği o an

12 saatlik ilk uzun uçuştan sonra Güney Afrika’daydık. Uçağın merdivenlerinden inerken üzerimdeki kalın giysileri bir bir çıkartıyordum. Aylardan Aralık’tı güneş yüzüme yüzüme vuruyordu. 1 yıl sonra hayalim gerçekleşmişti. Yazdaydım…

Hayal edin, bahaneler üretmeden hayalinizi gerçekleştirin bu mümkün…

Dünya benim evimden sevgiler

Dünya benim evim’i facebooktan, instagramdan ve twitterdan takip edebilirsiniz.

Hayatta Hiçbir Şey Tesadüf Değildir yazım için tıklayınız.

Barnard, Rosie ve Kızları yazım için tıklayınız.

Not: Kapak fotoğrafı www.charmingasiotour.com’dan alınmıştır.