Güney Afrika seyahatimizin bu zamana kadar ki seyahatlerimizin bu kadar önüne geçmesinde ve benim Güney Afrika’ya taşınmak istememdeki sebebi buldum. Deneyimler!
Güney Afrika seyahatinde yaşadığımız deneyimler beni bu hale getirdi. Bununla ilgili çok kısa bir anımdan da bahsetmek istiyorum. Eski yöneticim ama artık hayatımın en tatlılarından Neşe’ye dert yanayım biraz dedim. İşte çok kötüyüm, seyahat sonrası depresyon yaşıyorum, ah nerelere gitsem diye söylenirken aşağıdaki mesajla yüzüme sert bir tokat yemiş gibi oldum. Bazen doğruları duymak depresyonu atlatmaya birebir. Neşe’nin de dediği gibi seyahat sonrası depresyonu yaşamamam için seyahatimin bu kadar iyi geçmemesi gerekiyordu. Bu da yine yazının başında söylediğim şeye geliyor. Güzel deneyimler seyahatleri unutulmaz kılıyor.
Ben seyahatlerimde şöyle bir şeyi deneyimledim; eğer gittiğim yerde yemekler güzelse ve fiyatları da uygunsa o seyahat güzel geçiyor. Cape Town ve Johannesburg ise yemek konusunda inanılmaz iyiler!
Gökkuşağı milletinin gökkuşağı tadındaki mutfağı
Güney Afrika birçok farklı milletin ve farklı renklerin bir arada yaşandığı bir yer olması sebebiyle Nelson Mandela ülkesini Rainbow Nation olarak adlandırmış. Güney Afrika ‘yı gökkuşağı milleti olarak tanımlamaktan daha iyi bir şey olamaz bence. Tabi bu farklılıklar Güney Afrika’nın mutfağına da yansımış ve ortaya yemelere doyamayacağınız bir mutfak çıkmış.
Çeşitliliklerin diyarı
Long Street’te yürüdüğünüz zaman Güney Afrika mutfağının nasıl bir çeşitliliğe sahip olduğunu görebilirsiniz. İtalyan mutfağından Meksika mutfağına, Çin mutfağından Fransız mutfağına, Thai mutfağından Hint mutfağına kadar tüm mutfaklara ait restoranlar, cafeler bulabilirsiniz.
Peki, bu çeşitlilik nereden geliyor?
Güney Afrika, uzun yıllar Hollandalı, Alman, Fransız ve İngiliz devletlerinin sömürgesi altında kalıyor ve Avrupalılar Afrika kıtasına gelirken kendileri ile birlikte bir de mutfaklarını getiriyor. Çeşitliliğe katkı sağlayan bir diğer şey de köle ticareti. Asya kıtasından köle olarak Afrika kıtasına getirilen Hintliler, Malezyalılar, Pakistanlılar gibi milletler de kendi yemek kültürünü bu kıtaya taşıyorlar. Böylelikle Afrika mutfağı Avrupa ve Asya mutfağı ile karışıp ortaya bugünkü lezzet şöleni çıkıyor.
Et ve deniz ürünlerinin dibini görebilirsiniz
Et, Güney Afrika mutfağında önemli bir yer kaplıyor. Aslında et Afrika kıtasının beslenmesinin merkezinde yer alıyor. Bunun da sebebi tabiki avlanma kültüründen geliyor. Ok ve mızraktan çıktıktan sonra etin hangi hayvana ait olduğu önemli değil. Dolayısıyla Güney Afrika’da “ayyy o hayvanın eti yenir mi” diyeceğiniz Zebra, deve kuşu, timsah etlerini menülerde sıklıkla görebilirsiniz. Hatta en iyi deve kuşu etini Güney Afrika’da yiyebilirsiniz. Atlas ve Hint Okyanusuna kıyısı olması sebebiyle Cape Town tam bir balık cenneti. Birbirinden farklı balık türlerini menüde görebilirsiniz. Güney Afrika’da hake ve snoek isimli balıklar çok meşhur. Bu balıkları fish & chips şeklinde hazırlıyorlar. Yine İngilizlerden gelen bir çeşitlilik…
Ben çok et sever biri değilim, deniz ürünlerini daha çok severim ama Cape Town’da yediğim etleri hayatımda hiçbir yerde yemedim. Aynı şekilde deniz mahsüllerini de. Diyetime bir parça ara verip vurdum kendimi restoranlara.
Restoran önerilerine geçmeden önce bir şey daha paylaşmak istiyorum. Cape Town’a vardığımız ilk gün eşyalarımızı eve bıraktıktan sonra ev sahibimiz Andrew’a nerede yemek yiyelim, önerilerin nelerdir diye sorduk. O da bize Cape Town’da kötü yemek bulmak mümkün değil. Nereye giderseniz gidin yemekten çok memnun kalacaksınız cevabını aldık. Bu bize pek de inandırıcı gelmemişti ama Cape Town’da 2 haftasını geçirip bir kere bile kötü bir şey yemediğimi söylemek isterim :)
Cape Town Kahvaltı Mekânları
- The Company’s Garden Restaurant: Şehrin en güzel parkının içinde birbirinden değişik ağaçların arasında sincapların masaların altında cirit attığı bir restoran. Hem içi hem de bahçesi muhteşem. Dilerseniz ahşap şezlonglara uzanıp günün kahvesini yudumlayabilir dilerseniz kahvaltı yapabilirsiniz. “Yumurtanız nasıl pişsin” sorusunu duyduğunuzda şaşırmayın.
Tatsan iyi olur:
- Kahvaltıya giderseniz “Classic Benedict” ve taze sıkılmış portakal suyu
- Öğlen yemeğine giderseniz Huguenot Collection kısmından “Coronation chicken”, “cajun grilled calamari” ve “Chardonnay Pinot Noir” şarap
- Tatlı ve kahve için giderseniz ki tatlılar ef-sa-ne! “red velvet cake” ve “flat white coffee” veya “rooibos” çay
- Erken akşam yemeği yiyenlerdenseniz “sticky spatchcock” ve “grilled organic sirloin”, “pinotage” şarap
Bilsen iyi olur: The Company’s Garden Restaurant her gün sabah 7.00 ile akşam 6.00 arası açık. Mutfak ise sabah 7.30’dan akşam 5.00’e kadar açık. Kahvaltı siparişini saat 11.30’dan sonra vermeniz mümkün değil.
- Yours Truly- 175 Long Street: Daniel Holland isimli Cape Town’lu kahramanımız sabah 9 akşam 5, bir bilgisayarın önünde oturmaktan sıkılıyor ve bir ofiste çalışmanın yaratıcılığını öldürdüğünü düşünüp istifa ederek her gün farklı insanlarla konuşup, tanışacağı ve her günün farklı hikâyeler getireceğini düşündüğü bir cafe açmaya karar veriyor. Kapılar yüzüne defalarca kapanıyor. Parası yetmiyor, kredi çekiyor derken mektubu sonlandırırken kullanılan “Yours Truly” isimli bir cafe açıyor.
Kahvaltıda “egg Benedict” değil de gözünüzün önünde hazırlanan “sandviçlerle” kahvaltı yapmak isterseniz doğru yerdeniz. Hem sandviçleri hem de kahveleri çok lezzetli.
Minimalist bir anlayışla tasarlanan bu cafede tahta kasaların içine yerleştirilen egzotik bitkileri ben çok sevdim.
Bilsen iyi olur: Pazartesi’den Cuma’ya sabah 7 akşam 5 saatleri arasında, Cumartesi günleri ise sabah 9 öğlen 2 saatleri arasında açık.
- Doppio Zero – Cnr. Church Street and St George’s Mall: 1 Ocak günü her yer kapalıyken, sabahın 7’sinden beri açık olan tek bir yer vardı; Doppio Zero. Sabah The Company’s Garden’da koştuktan sonra karşımıza çıkan bu cafeye girdiğimizde noel baba şapkalı, geyik taçlı çalışanlar “Mutlu Seneler” diyerek karşıladı bizi. İnanın Afrikalılar bir harika. O kadar sıcakkanlı ve o kadar güler yüzlüler ki.
Burada en az 2-3 kere kahvaltı yaptık. İnanılmaz zengin bir kahvaltı menüsü var. Düşük kalorili kahvaltı, yumurtalı kahvaltı, hafif kahvaltı şeklinde birçok seçenek sunuyor.
Tatsan iyi olur:
- Kahvaltıya giderseniz “Spinach filled crossiant”, “nutella french toast”, “beetroot benini” ve taze sıkılmış ananas suyu
- Enfes tatlılarından yemeye giderseniz “chocalate cake” ve “cheescake with oreo” hatta “cheesecake with baklava”
- Kahveye giderseniz “micro roast coffee”, “doppio cappuccino”
Bilsen iyi olur: Pazartesi’den Cuma’ya sabah 6.30 akşam 10.00, Cumartesi’den Pazar’a sabah 7.00 akşam 9 arası açık. Şehrin birçok lokasyonunda var ama ben Green Market Square’de olanına gittim. Dilerseniz öğlen yemeğine, akşam yemeğine de gidebilirsiniz. Çocuk menüleri de mevcut.
- Vovo Telo- 33, Pierhead, V&A Waterfront: Kapıdan içeri girdiğinizde sizi R&B müzik çalan bir barda takılıyormuş gibi duran ve kocaman bir mermer tezgâh üzerinde lezzetli ekmekler yapan fırıncılar karşılıyor. Ortalık fırından yükselen enfes koku ile kaplı. Vintage duvar kâğıdının üzerinde asılı duran vintage tabaklı duvarın hemen yanında ahşap merdivenle üst kata çıkabilirsiniz. Fakat tavsiyem alt katta fırına yakın kısımdaki bir masada oturmanız. Masanın hemen yanındaki pasta rafında bulunan tüm tatlıları yemek isteyeceksiniz. Sıradan bir kruvasan bile enfes görünüyor burada.
Çalışanlar her zamanki gibi inanılmaz tatlı, güler yüzlü ve keyifli. Yanımızdan geçen her tepsinin üzerinde harika kahvaltılar görüyorum. Hepsini yemek istiyorum ama önce kahve kokusuna daha fazla karşı koyamayıp bir flat white söylüyorum.
Tatsan iyi olur:
- Yumurtalı kahvaltı yapmak isterseniz “The Mafiosa”, “egg whites & roasted rosas” favorilerimden
- Tatlılı kahveli bir kahvaltı ise isteğiniz “choc brownies”, “lemon meringue tartles” yemenizi tavsiye ederim.
Bilsen iyi olur: Günün her saatinde kahvaltı servisi var. Şehrin birçok yerinde şubesi olan Vovo Telo’nun ben Waterfront şubesine gittim. Çocuklu gezginler için de harika bir seçenek çünkü çocuk menüleri de var. Her gün sabah 7.00’den itibaren açık.
- Beleza Restaurant- Corner of Burnside and Kloof Nek Road: Bir sabah karşıdan karşıya geçerken tesadüfen gördüğümüz Beleza Restoran’a kahvaltısı için gittik. Beleza, Portekizce’de güzel Hem bahçesinde hem de içerde oturma yerleri var. Pek keyifli. Kahvaltı menüsü çok zengin ama burası brunch, öğle yemeği, kokteyl ve akşam yemeği bakımından da tercih edilebilir. Benim burası ile ilgili en sevdiğim şey içinde küçük bir vintage kıyafet kısmının olması. Kahvaltımı beklerken buradan bir de vintage etek buldum kendime.
Tatsan iyi olur:
- Kahvaltıya giderseniz “poached Benedict” yok ben daha sağlıklı bir şeyler alayım derseniz “poached healthy” ve “beleza begeterian”
- “Taze çilek suyu” veya “taze yabanmersini suyu”
Bilsen iyi olur: Dikkat dikkat! Pazartesi günleri kapalı. Haftanın diğer günleri ise sabah 8.30 akşam 11 saatleri arasında açık.
- Simply Italian- The Old Biscuit Mill: İtalyan mutfağında kahvaltı alışkanlığının olmadığını söyleyenler halt yemiş. Bu zamana kadar yediğim en iyi kahvaltılardan birini The Old Biscuit Mill’deki Simply Italian’da yedim. Bir tava içinde free range yumurta, baby roka, prosciutto ve mozorella peyniri düşünün. Enfes bir tat. Zira biz kahvaltımızı yaparken yanımızdan gelip gidenler nereden aldığımızı sorup durdu :)
Bilsen iyi olur: Simply Italian, hafta sonları The Old Biscuit Mill içerisine kurulan Neighborhood Market’ta açılıyor. Sabah 9’dan itibaren açık. İnanılmaz kalabalık oluyor. Biz sabah 9.30’da orada olmamıza rağmen adım atamıyorduk adeta. Erkenden ve aç gidin derim.
Cape Town’da bulunan, önünden geçip tok olduğumuz için bir şey yiyemediğimiz ve dekorasyonuna hayran kaldığımız daha birçok yer var. Hizmet sektörü inanılmaz gelişmiş. Garsonlar, karşılama hostesleri inanılmaz nazik. Yukarıda bahsettiğim cafeler, pastaneler görünce bayılacağınız cinsten. Oturup hiç çıkmak istemedim. Porsiyonlar ise oldukça büyük. Kahvaltı ile tüm günü geçirecek kadar büyük hem de ama tabi ben hem öğlen yemeği hem de akşam yemeği yedim. Fiyatlar çok uygun. Masanıza gelen yemekler ise inanılmaz lezzetli. Gerçekten doymak için değil keyif almak için yediğim birçok an oldu. Saatlerce dekorasyonunu incelediğim anlar da… Yani diyeceğim o ki yemek yemeyi severler mutlaka Cape Town’a gelsin ve Cape Town mutfağının tadını çıkarsın. Şefler çok çok çok başarılı.
Ben bu yazıda tüm yemek yerlerini yazacaktım fakat öğlen yemeği ve akşam yemeği için önereceğim 17 tane restoran olunca Cape Town Yeme İçme Rehberi II isimli bir yazı daha yazmaya karar verdim.
Dünya Benim Evim’den sevgiler
Dünya benim evim’i facebooktan, instagramdan ve twitterdan takip edebilirsiniz.
Hayatta Hiçbir Şey Tesadüf Değildir yazım için tıklayınız.
Barnard, Rosie ve Kızları yazım için tıklayınız.
Neden Güney Afrika yazım için tıklayınız.
Kapak fotoğrafı africa-facts.com’dan alınmıştır.