Graz Gezi Rehberi

Zagreb’in içinden geçen Jarun Gölü kaldığımız eve çok yakın olunca sabah erkenden uyanıp göle gider, kahvaltı yapar ve sonra da Graz’a gideriz diye düşündük. Fakat her şey düşündüğümüz gibi gitmedi…

Jarun Gölü, Zagreb

Yaklaşık 8km’lik yolculuktan sonra vardığımız Jarun Gölü aslında yapay bir göl olmasına rağmen Hırvatlar onun için Zagreb Denizi ifadesini kullanıyor. Bir bataklıktan dönüştürülen Jarun Gölüne yaya olarak giriş yaparsanız herhangi bir ücret ödemiyorsunuz fakat biz arabayla giriş yaptığımız için cebimizdeki son nakit parayı otopark ücreti olarak ödedik. (15 Kuna)

Jarun Gölü, Kano parkı

Sabahın çok erken saatleri olmasına rağmen Jarun Gölü, koşan, bisiklete binen ve yürüyüş yapan insanlarla doluydu. Jarun Gölü, sadece Hırvatların değil turistlerin de Zagreb’e geldiklerinde uğrak noktası. Gölde kano ve kürek sporları da yapılıyor ve tüm bu olanaklardan insanlar ücretsiz bir şekilde yararlanıyor.

Ulaşım: Şehir merkezinden Jarun Gölüne gitmek isteyenler 5 ve 17 numaralı tramvayla gidebilirler.

Gelelim bize… Gölün etrafında biraz gezindikten sonra bir kafeye oturup kahvaltı yapalım dedik ama kahveden başka bir şey yoktu. Bir başka yere oturalım dedik, henüz açılmamıştı. Madem öyle gölün girişindeki kafeye oturalım dedik, kahvaltı yoktu. Söylene söylene gölden çıktık ve arabanın içinde etrafımıza bakınarak bir pastane aradık ve bulduk. Pastaneden dışarı yayılan mis gibi hamurun kokusu acıkan karnımızı iyice harekete geçirmişti fakat pastanede kredi kartı geçmiyordu ve bizim üzerimizde 1 kuruş bile nakit yoktu… Hal böyle olunca Euro ödemeyi teklif ettik. İlk başta kabul etmediyse de sonradan ikna oldu ve bize Euro ile kruvasanları sattı. Sırada bir yerlerden kahve bulmak vardı. Bulduğumuz aşırı dandik bir kafeye girdik ve tabiki kredi kartı geçmiyordu. Euro ile ödemeyi teklif ettiysek de kabul ettiremedik ve yola çıktık. Bazen her şey planladığınız ve hayalini kurduğunuz gibi gitmeyebilir. Yani neymiş yanında nakit bulundurmak önemliymiş. Bu da bize deneyim oldu :)

İstikameeeeeeeeeeeeet: Graz!

Graz’a Nasıl Gidilir?

Graz’ı rotaya eklememizin sebebi yolumuzun üzeri olması ve İstanbul’dan Graz’a gitmek aklımıza gelmeyeceği içindi. Zagreb- Graz arası araba ile 2 saat sürüyor. Fakat tren veya otobüsle gitmek isteyenler için de alternatifler mevcut.

Bu Rotayı 10 Eylül-14 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirdik.

Graz’da Konaklama

Avusturya genel olarak pahalı bir ülke. Graz da öyle ve konaklama en pahalı kalemlerden biri. Airbnb üzerinden baktığımda bile ortalama rakamlar gecelik 250-350 lira arasındaydı. Fakat bir tane ev vardı ki hem lokasyon olarak merkezi, hem odanın fotoğrafları son derece güzel hem de 88 liraydı. Hemen balıklama atladım. Her zamanki gibi ev sahibi hakkında yazılan yorumları okudum ve sonrasında ev sahibi ile iletişime geçtim. Ev müsait deyince hemen rezervasyon yaptırdım. Graz’a vardığımızda mesajlaştık ve akşam saat 19:00’da görüşmek üzere sözleştik. Bu arada arabayı da evin önündeki bir sokağa park ettik.

Otopark ücreti: Graz’da Cumartesi günü öğleden sonra ve Pazar günü otopark tüm gün ücretsiz olduğundan bir Cumartesi öğlene kadar olan kısma saatlik ücret olarak 1,40 ödedik.

Kısa Kısa Graz

Graz, Avusturya’nın ikinci büyük şehri. Bu şehirde dilenmek, sokakta içki içmek, tramvayda telefonla konuşmak ve sokak müziği yasak! Dilenmek ve içki içmek konusunu anlıyorum ama sokak sanatçılarının şehirlere romantik bir hava kattığını düşünürüm hep. Bu yüzden bunun neden yasak olduğuna anlam veremedim…

Birçok Avrupa şehri gibi Graz’ın da içinden bir nehir geçiyor, Mur Nehri… Ve Mur nehri üzerinden geçen 15 köprüye ev sahipliği yapıyor bu güzel şehir. Düz bir alana kurulu küçük bir şehir olduğundan Graz’ı bir günde yürüyerek gezebilirsiniz. Zira biz öyle yaptık.

1999 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine eklenen bu şehir bilim, kültür şehri ve modern mimarlık şehri olarak akla geliyor. Graz, küçük ama şirin bir şehir. Bu kadar küçük bir şehirde 5 üniversite ve 22 müze olduğunu okuyunca şaşırıyorum ve kültür şehri olarak anılmasını çok anlamlı buluyorum.

Graz Görülecek Yerler Listesi:

Hauptplatz: Şehrin kalbi bu meydanda atıyor!

Hauptplatz meydanının etrafı farklı motiflerle süslü binalarla çevrili. Şehrin kalbinin attığı bu meydanın içinde Rathaus yani Belediye Binası ve bir de bir çeşme bulunmaktadır. Ben şehir meydanlarını çok severim. Şehrin en kalabalık yerleridir bu meydanlar. Oturup hiçbir şey yapmadan insanları izlemeyi, etrafındaki yapıları inceleyerek hayaller kurmayı çok severim. Fakat Hauptplatz Meydanı Türkçe ifade etmek gerekirse büfelerle dolu bir meydan. Heyecanla yürürken karşıma böyle bir manzara çıkınca birazcık hayal kırıklığı yaşadım. Büfelerde hot dog denilen sosisli sandviç tarzı yiyecekler satılıyor ve sayıları oldukça fazla. O yüzden ben bu meydanı pek sevemedim…

Tips: Meydanda bulunan Swarovski Binası hayranlık uyandırıcı mimarisi ile eminim dikkatinizi çekecektir fakat ben yine de atlamayın diye buraya küçük bir ipucu olarak koydum.

Herrengasse Caddesi: Burası Graz’ın İstiklal Caddesi!

Graz’ın en büyük ve en renkli caddesi olan Herrengasse Caddesi üzerinde yürümek oldukça keyifli. Saat, kıyafet, mutfak eşyası, dekorasyon malzemeleri gibi şeylerin satıldığı mağazalarla dolu bu cadde Graz’a gitmişken görmeden dönmemeniz gereken caddelerinden. Bu cadde üzerinde şehrin haritasını temin edebileceğiniz bir de turist bilgilendirme ofisi var. Vitrinlere bakıp gezmelik bir cadde için mutlaka uğrayın.

Graz Opera Binası:  Şehrin kültür farkındalığını ispatlayan bir yapı!

  1. yüzyıldan beri operanın hayat bulduğu bu yapı Avusturya’nın en büyük ikinci Opera Binası olma özelliğini taşıyor. Graz’da bir opera gecesine konuk olmak isterseniz internet sitesinden bilet satın alabilirsiniz.

Kaiser-Josef Market: Bir yanda satılan meyve sebze, diğer yanda içilen şampanyalar…

Pazartesi’den Cumartesi’ye sabah 06.00 öğlen 13.00 saatleri arasında açık olan Kaiser Josef pazarı inanılmaz keyifli ve renkli bir yer. Bir şehre gitmeden önce pazar yerlerini araştırmanızı tavsiye ederim. Pazar yerleri biz gezginlere bulunduğumuz yerin yaşamı ile ilgili çok fazla iç görü veriyor. Balkanlarda ya da Doğu Avrupa şehirlerinde pazar yerleri çok yaşlı satıcı ve alışveriş yapan insanlarla dolu iken Graz’da bu yerini daha genç nüfusa bırakıyor mesela.

Ayçiçeklerinin bulunduğu tezgâhın yanından ilerleyip ev yapımı kocaman ekmeklerin olduğu tezgaha geçerken yüksek tahta masalar üzerindeki şampanya kadehleri çekiyor ilgimi.

Biraz daha ilerleyince büyük bir kalabalığın bulunduğu alanı fotoğraflamaktan ziyade hafızama kazımak istiyorum. O kadar güzel bir ortam var ki! Aslında pazar yerinde bir parti havası hakim. Kimisi bebeği ile katılırken kimisi işten çıkıp kendini buraya atmış gibi. Graz’a gelip bu ortamı görmeden dönmeyin derim.

Graz’ın avluları ile meşhur olduğunu biliyor muydunuz? Süslü binaların arkasına saklanan Courtyardlar!

Landhaus Courtyard, Herrengasse 16

Herrengasse caddesi üzerinde yürürken caddenin sadece gördüğünüz binalardan ibaret olduğunu düşünmeyin çünkü 16 numaralı binanın arkasına doğru yürüdüğünüzde karşınıza sarnıçlarla kaplı bir yapı ve avlusu çıkacak. Yorgunluğunuzu atmak için 15. yüzyılda yapılmış sarayın merdivenlerine oturup dinlenebilirsiniz :)

Herzoghof Courtyard, Herrengasse 9

Herrengasse caddesi üzerinde bir yapı var ki kendisi enfes boyamasıyla insanı kendine hayran bırakması yetmezmiş gibi bir de enfes bir avlusu var. 9 numaralı yapının üzerinde Apollo, Jüpiter, Plüton, Merkür ve Mars gibi tanrıların resimleri var. Binanın arkası ise yine bir avluya çıkıyor. Görmeden dönmeyin.

Generalihof Courtyard, Herrengasse 7

7 numaralı binanın arkasındaki avlu ise Graz’da görmeniz gereken bir diğer avlu. Graz’da sokaklarda kaybolmak terimi yerini avlularda kaybolmak ile değiştiriyor. Şehri keşfetmek hiç bu kadar keyifli olmamıştı. Binaların altından uzayıp giden karanlık sokaklardan korkmayın ve ayaklarınızı takip edin. Karanlık sokakların sonunda renkli avlular var…

Graz’ın küçük ve şirin sokakları

Färberplatz, Graz’ın restoran ve kafelerle dolu bir sokağı. Graz bizi güneşli hava ile karşıladığından restoranların terasları hem yemek yiyip hem de kendini güneşin ışıklarına bırakmış insanlarla doluydu :) Bu sokakta 3 numaralı binada özellikle kırtasiye severlerin çok seveceği çok tatlı bir dükkan var, mutlaka uğrayın derim.

Spongrasse, Bu sokak Graz’ın eski şehri. Graz’ın mimarisi gözlemleyebileceğiniz en güzel sokak Spongrasse sokağı. Etnik kıyafet satan mağazalar, minik kafeler ve lezzetli dondurmacılarla dolu olan bu mini sokakta Graz’ı iliklerinize kadar hissedeceksiniz :) Büyük keyifle yürüdüğüm sokaklardan biri.

Hofgasse, Keyifli sokaklardan biri de Hofgasse Sokağı. Bu sokakta beni en çok etkileyen şeylerden biri Hofbäckerei Edegger-Tax isimli pastaneydi. Zaten sokağa girince dikkatinizi hemen çekecektir zira pastanenin dış tasarımı bir müzenin girişinden bile daha havalı daha güzel. Meşe ağacından yapılan ve Neo-Barok stilinde tasarlanan bu pastanenin geçmişi 1850’li yıllara dayanıyor. Vanilyalı kurabiyelerinden tatmadan dönmeyin.

Burg & Double Spiral Merdivenler: Bi’ dakika bi’ dakika biri spiral merdiven mi dedi? Mimar yoksa bir sihirbaz mıydı?

Hofgasse Sokağının devamında göreceğiniz Burg & Double Spiral Merdivenler kafanızı biraz karıştırabilir. Sonsuzluğu simgelediği düşünülen bu spiral merdivenin tarihi 1499 yılına dayanıyor. Merdivenlerin farklı yerlerden başlayıp aynı katta birleşmesi sebebiyle Grazlılar buraya uzlaşmanın merdiveni demişler. Gidin görün eminim daha önce böyle ilginç bir merdiven görmediniz.

Murinsel Adası: Ada mı? Tekne mi?

Graz 2003 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilince ne yapalım ne yapalım diye düşünmüşler ve şehri göle bağlayan bir ada yapmaya karar vermişler. Deniz kabuğu şeklindeki bu yapay adanın mimarı Amerikalı sanatçı Vito Acconci. Çelik ve cam kullanılarak yapılan Murinsel adasında bir cafe var. Dilerseniz Mur Nehri manzarasında kahvelerinizi yudumlayabilirsiniz. Avusturya bu adayı Kültür Başkenti seçildiği yıldan sonra içinden nehir geçen başka bir ülkeye satmak istemiş fakat Grazlılar adayı çok beğenince satmaktan vazgeçmişler. Graz Teknik Üniversitesi’nin analizlerine göre bir sel felaketine kadar Murinsel Adası Grazlıların buluşma noktası olmaya devam edeceği yönünde :)

Fotoğraflarını çok beğenip, kendisini görünce pek beğenmemiştim bakalım siz beğenecek misiniz?

Kunsthaus: Dost canlısı uzaylı mı?

Grazlıların “dost canlısı uzaylı” diye adlandırdığı Kunsthaus isminden de anlaşılacağı gibi bir kültür evi. Bir Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş olmanın daha Grazlılara kattığı bir çağdaş sanat müzesi. İlginç mimarisi sebebiyle Grazlılar tarafından dost canlısı uzaylı olarak adlandırılıyor. Şehrin eski yapısına hiç uymayan bu yapıyı ben yine pek sevemedim. Çok mu geleneksel düşünüyorum acaba?

Fotoğraf kaynak: openbuilding.com (Artık nasıl sevmediysem hiç fotoğrafını çekmemişim)

P.S: Kunsthaus Çağdaş Sanat Müzesi Salı ve Pazar günleri sabah 10 akşam 5 arası ziyarete açık. İçinde bir de kafesi olan bu müze çağdaş sanat müzesi severler için mutlaka uğranması gereken yerlerden.

Schlossberg-Platz: Tepeden bir başka güzelsin Graz!

Schlossberg-Platz tepesine merdivenleri kullanarak çıkabileceğiniz gibi benim size tavsiyem enerjinizi inişe saklayın ve füniküler ile tepeye çıkın. Tek kişilik bilet ücreti tek yön 2,5€.

1125 yılında Roman stilinde bir kale Schlossberg-Platz tepesine inşaa ediliyor. Burası panoramik Graz manzarası için şahane bir lokasyon. Fakat size tavsiyem manzarayı izledikten sonra kendinizi çimenlerin üzerine atmanız- tabi baharda veya yazda gittiyseniz :) Biz Eylül ayında gitmiştik fakat hava Avusturya için oldukça iyiydi ve çimenlerin üzerinde kısa bir mola verdik. Hemen önümüzde ılık bir Eylül akşamüstünün keyfini çıkaran çift telefondan çaldıkları müzik eşliğinde sandviçlerin yiyordu. Ben tepeleri çok severim eğer siz de seviyorsanız Schlossberg-Platz tepesine gelin.

Graz’da Ne Yenir?

Avusturya’da ne yenilirse Graz’da da o yenir yani Şinitzel :) Glockenspielplatz meydanında bulunan Glöck Brau isimli restoran hem lokasyon olarak hem lezzet olarak hem de fiyat bakımından oldukça güzel bir restoran. 2 şinitzel + 2 bira için 28,80€ ödedik. Şinitzel ve yanında gelen patates salatası gerçekten çok lezzetli ve porsiyonları çok büyüktü.

Adres: Glockenspielplatz, Graz, Avusturya

Graz’ın En İyi Şarküterisi: Frankowitsch

Bohem Grazlılar için şehrin en trendy mekanı Frankowitsch. Bu şarküteride her şey ev yapımı. Ekmekler, sandviçler içinde kullanılan sarelle gibi sürülebilen etler… Bir kadeh prossecco ve lezzetli sandviçler için Frankowitsch şehirdeki en iyi mekan.

Adres: Stempfergasse 2, 8010 Graz, Avusturya

Bi Kahve?

Cafe Opern- Pavillion

Opera Binası yakınlarındaki Cafe Opern yuvarlak formda ve tamamen cam ve çelik kullanılarak yapılmış yeşillikler içinde inanılmaz tatlı bir cafe. Bir kahve içmek pek keyifli olabilir. Biz Opera Binasına gitmeden oturup Graz rotasını çıkarmıştık. Mutlaka tavsiye ediyorum :) Cappuccino fiyatı 3,5 €

Adres: Opernring 17, Graz

Buraya kadar okuduysanız harika çünkü asıl hikâye buradan sonra başlıyor. Graz’da görmeyi planladığımız her yeri görmüş, yemek istediğimiz ne varsa yemiş ve artık günün sonuna gelmiştik. Hava çoktan kararmış ve saat 18.30 civarıydı. Şehrin ana meydanı olan Hauptplatz’a gidip çeşmenin merdivenlerine oturduk ve harita üzerinden eve nasıl gideriz diye planlama yaparken evinde kalacağımız çocuktan bir mesaj geldi. Trafik çok fena, saat 20.00’de buluşmamız mümkün mü? Sanki başka şansım varmış gibi!!! Cemal ile birbirimize baktık, o an ne düşündüğümüzü paylaşmasak da sonradan konuştuğumuzda bu mesajdan ikimizde rahatsız olmuştuk. Bir İstanbullu olarak trafik ne biliyorum. Küçücük bir şehirde akşam 19.00’da ne trafiğiydi acaba? Mecburen tamam dedik ve bekledik ama içimize de bir kuşku düştü. Bu sırada şehrin en merkezi yerinde olmamıza rağmen insanların tipi değişmeye başladı. Daha çok evsiz gibi görünen insanlar meydanı doldurmaya başladı. Hadi biraz yürüyelim dedik, hem şehrin akşamını da görmüş oluruz diye düşündük fakat her yer kapalı, sokaklarda insan yok. Mecburen sokaklarda biraz yürüyerek vakit geçirdik ve saat 20.00’de evin kapısına vardık. Arabadan bavullarımızı aldık ve ev sahibinin söylediği numaradaki zili çalmaya başladık. Kapıyı açan yoktu. Saat henüz 20.00 olmuştu gelmedi herhalde 5 dakika sonra yine çalalım dedik, kapıyı açan yoktu. 20.30 oldu kapıyı açan yoktu. 21.00 oldu kapıyı açan yoktu. Çocuğu arıyorum cevap yok, mesaj atıyorum cevap yok. Graz’da bir sokakta akşam olmuş saat 21.00, hava buz gibi, elinde bavul bir çift… Birden binanın kapı açıldı, biz bir heyecan derken kim çıktı bilin bakalım? Başörtülü Türk bir teyze, gelini ve torunu :)))) Şuanda yazarken gülüyorum ama o an nasıl sinirliyim nasıl gerginim anlatamam… Teyze içeri girelim diye kapıyı açık tuttu ama içeri girsek ne olur artık o evde kalmayı düşünmüyorduk zaten. Ben Airbnb ile görüşürken Cemal interneti açıp hotels.com üzerinden kalacak yer aradı. Airbnb müşteri hizmetlerinde telefonda konuştuğum kişi klasik bir Amerikalı olarak “Are you in safe”? ile başladı konuşmaya. Burada kalmamamızı ve bir otel bulmamızı önerdi, size 50$ hediye kodu yollayacağım dedi. O sırada Cemal bulunduğumuz yere çok yakın bir otel buldu. Yaşadığımız şokla- ilk defa böyle bir deneyim yaşadık- otele doğru yürüdük. Odaya girince kendimi kocaman yatağın üzerine attım ve çocuğa uzuuun bir mail attım. Cevap şu; ben evdeyim siz gelmediniz! Bu kadar sinir ve negatif enerji bugüne yeter deyip uyumayı ve bu konuyu İstanbul’a gidince halletmeyi tercih ettim, iyi ki de öyle yapmışım. Sonuç olarak sıcacık bir duş ve rahat bir yatak uykusu beni yatıştırdı. Hayatta her şey bir deneyimdi…

Peki sonra ne oldu?

İstanbul’a döner dönmez çocuğa parayı iade etmesi gerektiğini yazdım. Bana verdiği cevap aynen şuydu: Para iadesi falan yapmıyorum. Zaten Airbnb ile görüştüm onlar da para iadesi yapmamam gerektiğini söyledi. Ben çocuğun mesajının ekran görüntüsünü alıp Airbnb’ye tüketici mahkemesine gitmeden bu parayı iade edeceğinizi düşünüyorum zira ben bu konaklamayı ev sahibinden kaynaklanan sorundan dolayı gerçekleştiremedim dedim. Gelen cevap; paranız 1-3 iş günü içerisinde hesabınıza yatırılacaktır oldu. Dolayısıyla hem paramız iade edildi hem de 50$ hediye kuponumuz oldu. Eee bir de böyle bir deneyim yaşadık. Evet kötü bir deneyim oldu ama artık Airbnb’de süper host logolu evleri tercih etmeyi öğrenmiş oldum :) Ayrıca Hotels.com’da 180 liralık puanımız biriktiğinden otel için sadece 40 lira ekstra ödedik. Diyeceğim o ki böyle deneyimler de gerekli :)

P.S: Yolunuz birgün Graz’da düşer ve Airbnb’de konaklama bakarsanız Grafton isimli ev sahibini asla ve asla seçmeyin!

Bir sonraki yazım Zagreb

Dünya benim evim’den sevgiler!

Dünya benim evim’i facebook‘tan, instagram‘dan ve twitter‘dan takip edebilirsiniz.

Bu rotanın ilk destinasyonu Bled yazım için tıklayınız.

Bu rotanın ikinci destinasyonu Lubliyana yazım için tıklayınız.

graz-airbnb-konaklama-deneyimigraz-avulularigraz-gezi-rehberigraz-görülecek-yerler-listesigraz-konaklamgraz-ulasimgraz-neresigraz-opera-binasigraz-rehberigraz-tarihigraz-turistik-sokaklargraza-nasil-gidilirgrazda-ne-yenirhauptplatz-meydaniHerrengasse-caddesikaiser-josef-market-grazmurinsel-adasiunesco-dunya-mirasi
Comments (1)
Add Comment
  • cengiz

    haftaya orada olacağız. Bu yazı çok işimize yaracak teşekkür ederiz.