Cape Town’da nereye giderseniz gidin başınızı kaldırdığınız anda tüm ihtişamıyla hep orada Masa Dağı.
1503 yılında ilk kez Portekizli bir pilotun tırmandığı Masa Dağına ismini veren de aynı kişi. Portekizce Taboa da caba yani Cape’in Masası anlamına gelen bu dağ ismini şeklinden alıyor.
Masa Dağı, gerçekten de bir masa gibi. Bir de ona eşlik eden bulutlar var. Günün bazı zamanlarında bulutlar Masa Dağının zirvesinden aşağı doğru dökülüyor Hayatımda daha önce hiç görmediğim bu doğa olayını günlerce hayranlıkla izledim. Capeliler bu doğa olayına “masa örtüsü” diyorlar.
Dünyanın yedi harikasından biri olan Masa Dağının ismini belki daha önce hiç duymadınız ama Masa Dağı, Alp Dağlarından, And Dağlarından hatta Himalayalar’dan bile daha eski bir tarihe sahip.
Masa Dağı, yaklaşık 2,200 çeşit bitkiye, 1,400 çeşit floraya ve dünyada sadece burada yaşayan Heleophrynidae isimli bir kurbağa cinsine ev sahipliği yapıyor.
Masa Dağına tırmanış hikâyesi…
Cape Town seyahatimizin birçok karesini süsleyen Masa Dağına teleferikle çıkmak istemedik. Evinde kaldığımız Andrew ve Jeremy’nin de tavsiyesi bu yöndeydi. Lion’s Head tırmanışından sonra oldukça motiveydik ve Masa Dağına tırmanarak çıkma deneyimini yaşamak istiyorduk.
Cape Townlular, güneşin doğuşunun Lion’s Head’ten batışının ise Masa Dağından izlendiğini söylerler. Biz de yerellerin bu tavsiyesine kulak verip Masa Dağına güneşin doğuşunu izlemek için tırmanmaya karar verdik.
Bir sabah erkenden uyandık…
30 Aralık sabahı saat 5’te uyandık. Cape Town’da gün 06.58 gibi doğuyordu. Sabah uyanmakta öyle zorlandım ki acaba teleferikle mi çıksak diye düşünmeden edemedim. Kendimi yataktan zorlukla kaldırıp üzerimi giydim. Hazırlandık ve evden çıktık.
Sabah çok erken olduğu için kahvaltı yapamadık ama bir muz biraz ceviz ve badem yiyerek tırmanış için enerji aldık.
Arabayla Masa Dağı teleferik biniş noktasına geldik ve arabamızı park ettik. O sırada ben hala acaba teleferikle mi çıksak diye düşünüyorum ama Cemal’den hiç ses çıkmayınca ben de bir şey diyemiyorum. Hava karanlık ve tırmanış başlangıç noktası oldukça kalabalıktı.
Ve tırmanış başladı…
Masa Dağının yüksekliği 1087 metre ve birçok tırmanış rotası var. Tırmanış rotasına göre tırmanış süresi de değişiyor. Bizim tırmanış için kullandığımız Gorge rotası en kestirme ama aynı zamanda en zorlu rotalardan biri.
Gorge rotasının başlangıç yeri ise teleferik biniş noktasının olduğu yer. Kalabalık bir grupla birlikte tırmanmaya başladık. İlk 20 dakikalık yol merdiven şeklindeydi. Son 6 aydır düzenli bir şekilde spor yapmama rağmen ilk 5-6 dakikadan sonra nefes nefese kalmaya başladım. Bu kadar erken yorulmayı beklemiyordum ama kendi kendimi motive ederek ilk 20 dakika dinlenmeden devam ettik.
Yol aldıkça basıncı kulaklarımda hissediyordum. Bazen anlık durup arkama bakıyor ve birkaç gün önce tırmandığım Lion’s Head’e bakıp kendimle gurur duyuyordum. Tırmandıkça manzara harika bir hal alıyordu. Doğanın her zerresine hayranım. Yeşilin her tonuna, uzayıp giden okyanusa, okyanusun rengine… Doğaya baktıkça içimi bir huzur kaplıyor, yüzüme bir mutluluk geliyordu…
Dünyanın farklı yerlerinden gelip aynı amaçla tırmanan insanlar…
Masa Dağı, o sabah diğer sabahlardaki gibi dünyanın farklı yerlerinden gelmiş ve aynı amaç için tırmanan insanlara kucak açıyor. Farklı rotaları kullansak da bir yerde kesişti yollarımız. İnanılmaz bir atmosfer. Birbirini hiç tanımayan onca insan birbirini motive ediyor. Tırmanışı bitirip aşağı doğru inişe geçen insanlar yolun daha basitleşeceğini, biraz daha sabretmemizi söylüyor. Aramızda 6-7 yaşlarında küçük çocuklar da var 60-70 yaşlarında kocaman adamlar da. İçimden bu harika deneyimi yaşadığım için çok şanslıyım deyip kendimi motive etmeye çalışırken, aynı zamanda nasıl böyle bir şeye kalkıştığımı sorguluyordum. Zira artık adım atacak enerjim kalmamıştı ve yol bitmiyordu.
An geliyor müthiş bir motivasyonla tüm enerjimi toplayıp dakikalarca tırmanırken an geliyor titreyen bacaklarımı ve hızla atan kalbimi dinlendirmek için kayalıklar üzerinde iki büklüm dinleniyorduk. Arkamızda bıraktığımız insanlarla karşılaşıyor ve birbirimize gülümseyip selam veriyorduk.
Yaklaşık 1,5 saat geçmişti ve önümüzde uzayıp giden dik bir vadi vardı. İşte o vadiyi asla unutamayacağım. Ben enerjimi toplayıp tırmandıkça o vadi gitgide benden uzaklaşıyordu adeta.
Güneş artık kendini göstermeye başlamıştı…
Güneşi Masa Dağının zirvesinde karşılamak için yola çıkmıştık ama yetişemedik. Güneş doğarken biz vadideydik. Durduk ve vadiden doğan güneşe el salladık. Sıcaklık yavaş yavaş artarken artık yolumuzun kısaldığını ve zirveye yaklaştığımızı hissediyorduk. Her başımı kaldırıp Masa Dağına baktığımda içimi derin bir huzur kaplıyordu.
Son tırmanışlarımızı yaparken dünyanın farklı yerlerinden gelen onlarca kişi olarak birbirimize destek olmaya devam ettik.
Mutlu son…
2 saat 30 dakikalık zorlu bir tırmanışın ardından Masa Dağının zirvesine vardığımızda tarifsiz duygular içindeydim. Bir yandan içimden ağlamak geliyordu diğer yandan tüm enerjimle kahkaha atmak… Karşımda duran manzara karşısında kendimi bu dünyada küçücük hissederken aynı zamanda kendimi çok büyük bir şeyi başarmış hissediyor ve kendimle gurur duyuyordum…
Masa Dağının zirvesi birbirine sarılan insanlarla dolup taşıyordu. Üzerimizdeki şaşkınlığı atıp biz de sarıldık birbirimize.
Hayat dediğimiz şey yaşadığımız anlardan ibaret. Yaşadığımız anları ise biz seçiyoruz. Düz giden bir yol hayat ve biz seçimlerimizle sokaklara sapıyoruz. Saptığımız her yol bize farklı seçimler sunuyor ve kaderimizi şekillendiriyoruz. İçimi kaplayan mutluluk, huzur, yaşam enerjimle bu sabah için böyle bir seçim yaptığım için bir kez daha şükür duydum.
Hayatıma böylesine bir deneyim katabildiğim için kendime teşekkür ettim, bu yolda güzel sözleri ile bana destek olan o hiç tanımadığım insanlara teşekkür ettim, böyle bir deneyimi birlikte gerçekleştirebildiğimiz ve aynı bakış açısına sahip olduğumuz için sevgilime teşekkür ettim, yolda renkleri ile bana enerji veren tüm bitkilere, tırmanışı daha kolay kılan gölgeye, kulağıma hadi biraz daha sabret diye fısıldayan rüzgâra teşekkür ettim.
Masa dağına, kendimi küçücük hissettiren doğaya teşekkür ettim.
Şimdi bu yazıyı yazarken içimde yine benzer bir mutluluk.
Şükürler olsun…
P.S: Masa Dağına teleferik ile çıkmak sadece 5 dakika sürüyor fakat tüm kalbimle şunu söyleyebilirim ki yapmayın; tırmanın…
Dünya benim evimden sevgiler
Dünya benim evim’i facebooktan, instagramdan ve twitterdan takip edebilirsiniz.
Harika bir anlatım. Elinize sağlık. Aynı vizyona, aynı bakış açısına sahip sizler gibi kimseleri sanal ortamda da olsa tanımak çok güzel. Takipte olacağız. Sevgiler.
Tatlı yorumunuz için çok teşekkür ederim. Çok sevgiler.