Aylardan Ağustos. Halkidiki tatilinin üzerinden 2 veya 3 hafta geçmişti ve bizim Ağustos için yazlık planımızdan başka bir planımız yoktu. Ama dayanamadım… Vizemin bitmesine 4 gün kala hadi Bulgaristan’a gidelim dedim ve ertesi hafta Sofya ve Plovdiv’e gitmeye karar verdik.
Sofya…
Başkent Sofya aynı zamanda Bulgaristan’ın en büyük şehri. Tarih boyunca çeşitli kabilelere ev sahipliği yapmış, imparatorlukların egemenliği altında kalmış. Milattan önce 8.-7. yüzyıllarda Trak kabilesinin yaşadığı bu toprakları 6. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu egemenliği altına almış. 14. yüzyılda Osmanlı egemenliği altına giren şehrin adının Serdi’den Sofya olması da yine bu zamanlara dayanıyor. Osmanlı-Rus savaşında Bulgaristan Rus ordusu tarafından Osmanlı egemenliğinden kurtarılıyor. Fakat II. Dünya Savaşında Almanlar tarafından işgal edilen Sofya 1 yıl boyunca bombalanıyor. 1944 yılında Sovyet Kızıl Ordu tarafından kurtarılan şehir 1946 yılından günümüze kadar hayatına Bulgaristan Cumhuriyeti olarak devam ediyor.
Ben bu hikâyenin Osmanlı kısmını biliyordum fakat şehir zamanında o kadar çok işgale maruz kalmış ki ekonomik ve siyasi anlamdaki tüm gücünü kaybetmiş bir ülke Bulgaristan. Sofya’yı gezerken yıllardan 2015 değil de 1970 gibiydi…
Bulgaristan’a nasıl gidilir?
Biz Bulgaristan’a daha ekonomik diye otobüsle gittik. Esenler otogarından Bulgaristan’a giden birçok firma var fakat bizim programımıza Alpar Turizm’in saatleri daha uygun olduğundan onu seçtik. Cuma akşam saat 20:30 otobüsü ile Bulgaristan’a doğru yola çıktık.
Alpar Turizm’in online ödeme sistemi yok dolayısıyla biletimizin ücretini firmaya havale yöntemi ile yolladık ve sorunsuz bir şekilde biletimizi satın aldık.
Otobüs yolculuğu oldukça ilginç bir şekilde başladı çünkü arkamızda Türk asıllı bir Bulgar kız ve Nijeryalı bir kız oturuyordu ve Nijeryalı kız, Bulgar kızla sohbet etmek istiyor ama ortak dil bulamıyorlardı. Bir süre çevirmenlik yaptım ama sonrasında Kapıkule sınır kapısına kadar uyumuşum. Daha önce arabayla Yunanistan’a geçtiğimizde sınırda bu denli bir arama olmamıştı fakat Bulgar polisi otobüsü ve bavulları didik didik aradı. Neyse ki sorunsuz bir şekilde sınırı geçtik ve sabah 6’da Sofya’ya vardık.
Sofya’da ulaşım
Bulgaristan’a gitmeden önce neler yapılır araştırırken şehrin çok ucuz olduğunu okumuştum. Otelimiz otogara yürüyerek yarım saatlik mesafedeydi. Biz yürümeyi planlamıştık ama taksilerin üzerindeki fiyatlandırmayı görünce hiç yürümeyelim direk taksiye binelim deyip bir taksi çevirdik. Taksi fiyat uygulamaları biraz karışıktı ama kilometre fiyatı yaklaşık 0.90 leva yani 1,5 lira.
Bulgaristan para birimi
Bulgaristan Avrupa Birliği ülkesi olmasına rağmen para birimi Euro değil Leva. Biz para birimi Euro dışında olan yerlere dolarla gidiyoruz. Bulgaristan’a giderken de yanımıza dolar aldık ve Sofya’da Leva para birimine çevirdik. 1 leva 1,69 lira.
Sofya’da nerede kalınır?
Sofya’da Radisson, Ibis, Best Western, Sheraton gibi otel zincirleri olmakla birlikte yerel oteller, butik oteller ve hosteller de var. Biz bu seyahatimizi oldukça ekonomik bir hale getirmek istediğimizden daha önce Lizbon’da kaldığımız Easyjet Hotel’de kaldık. Otele erken giriş yaptığımız için ekstra 8 euro ödedik fakat 2 saatlik yatak uykusunun değeri pahabiçilemez :)
Eğer ekonomik bir şekilde konaklama yapmak isterseniz ve temiz bir yatak sizin için yeterli ise Easyjet Hotel’de kalmanızı tavsiye ederim. Otel iki kişi tek gece konaklama 95 liraydı.
Sofya’da Yeme-İçme Rehberi:
Sofya’da Fabrika Daga’da kahvaltı yapmadan dönme!
1,5 – 2 saat uyuduktan sonra saat 8:30 gibi şehri keşfetmeye çıktık. Öncelikle kahvaltı yapmak üzere Fabrika Daga’ya gittik.
Ara sokaklardan birinde olan bu mekâna gidip kahvaltı yapmanızı ya da kahve içmenizi mutlaka tavsiye ediyorum. 3. Nesil kahveciler trendi Sofya’ya da gelmiş. Kafenin tasarımı inanılmaz keyifli. Sokağa bakan kısma açılan pencere önlerinde minderler, yüksek ahşap masalar, inanılmaz lezzetli tatlıların bulunduğu tezgâh, çatallar, kaşıklar, bardaklar her şey gerçekten harika. Personeli İngilizce biliyor ve inanılmaz güler yüzlüler. Biz 2 klasik kahvaltı ve 2 latte aldık. Hem kahvaltı, hem cheesecake hem de kahveler gerçekten çok lezzetliydi. Bu kahvaltıya 9,5 euro ödedik.
Fabrika Daga sabah 10:00’da açılıyor.
Adres: Ulitsa Veslets, 10 (Ulitsa sokak demek J)
Tepeden baktım sana Sofya!
Sense Hotel Rooftop Bar: Şehirlere tepelerden bakmayı çok seviyorum. Sense Hotel Rooftop Bar hem öğlen yemeği yemelik hem bir şeyler içmelik hem de Sofya manzarasını izlemelik bir yer. Biz öğlen yemeği yemek ve bir şeyler içmek üzere burayı tercih ettik. Genellikle Çin mutfağından seçtiğimiz atıştırmalıklar ve lezzetli içkilerimizle Sofya üzerine koyu bir sohbete daldık… Sonra dedik ki iyi ki gelip görmüşüz ama sadece Sofya’ya gelmek içinde vize alınmaz.
2 içki ve 4-5 çeşit atıştırmalık için 27 euro ödedik. Tabiki buna Sofya manzarası da dahil :)
Adres: 16 Tsar Osvoboditel Blvd, 1000 Sofya
Akşam yemeği için geleneksel Bulgar mutfağı
Bulgari Restoran: Geleneksel Bulgar mutfağından bir şeyler yemek üzere şehrin en eski restoranlarından biri olan Bulgari restorana gittik ama menüyü inceleyince aslında Bulgarların kendine özgü bir mutfağı olmadığını gördük :) Genellikle ızgara ağırlıklı şiş kebap yemekleri var. Restoranın bahçesi inanılmaz keyifli ve arkeolojik kazıdan çıkarılan bazı sütunların da sergilendiği bahçede yemek yemenizi tavsiye ederim. İki kişilik yemek için 18 euro ödedik.
Adres: 71, Kniaz Al. Dondukov Blv., Sofya
Dans etmek için aşırı yorgun olacağım bana akşam bir şeyler içmelik bir yer söyle!
IL Mondo: Sofya’da bir sokak arasında eski binaların arasında oturup hem müzik dinleyebileceğiniz hem bir şeyler içebileceğiniz hem de sohbet edebileceğiniz bir yer IL Mondo. Biz 2 mojitoya 7,5 euro ödedik ve gördüklerimiz, yediklerimiz üzerine konuşup o geceyi orada noktaladık.
Adres: ul. Lege 15
[metaslider id=1817]
Sofya’nın Pazar Yerleri:
1-Central Sofia Market Hall: Neo-Rönesans mimarisinde inşa edilmiş bu pazar yeri Sofyalıların meyve, sebze, et, bakliyat alış verişini yaptıkları 2 katlı bir yapı. İçeride bunun yanı sıra temizlik ürünleri de satılıyor. Yapının dış tasarımı içinden çok daha güzel. Sabah saatlerinde içi çok dolu olmamakla birlikte şehirlerin pazar yerlerini yerel insanları gözlemleyebildiğim için çok seviyorum.
Adres: 24 Maria Louise Blvd.
2-Kadınlar Pazarı / Women’s Market / Jenski Pazar: Sanıyorum bu pazar yerine kadınlar pazarı denmesinin sebebi pazar satıcılarının kadın ağırlıklı olması. Women’s market klasik İstanbul pazarları gibi fakat daha sakin olanı. Dediğim gibi ben yerel insanları gözlemleyebildiğim için bu pazar yerlerine gitmeyi çok seviyorum. Yol boyunca çiçekçilerin, kendi bahçesinden topladığı çilekleri satan yaşlı kadınların, tasarım markaların sahtelerini satan satıcıların bulunduğu bir pazar yeri burası. Alışveriş yapanların çoğu yaşlı kadınlardı. Sofya’da takvim 1970leri gösteriyor demiştim ya bunun sebeplerinden biri de insanların giyim kuşamı, mağazalarda satılan ürünlerin çok eski moda olması ve erkeklerin belinde taşıdıkları kocaman cep telefonları…
Biz böyle pazar yerlerinden çilek alıp parklarda yemeyi çok seviyoruz. Nitekim jenski pazardan da çileklerimizi alıp gözümüze kestirdiğimiz ilk parkta çileklerimizi yedik :)
Adres: Stefan Stambolov
3-Antika Pazarı: Sofya’nın en önemli kiliselerinden birinin meydanında kurulu olan bu antika pazarı eğer eski şeylere ilgi duyuyorsanız- benim gibi- mutlaka görmeniz gereken yerlerden. Bu antika pazarının bir de mottosu var; “büyür ancak yaşlanmaz”. Nasıl güzel… Madalya, eski para, gaz maskeleri, çay takımları, aksesuarlar kısacası çeşitli dönemleri simgeleyen birçok eşya ile dolu bu pazarı gezmek benim için çok keyifliydi. Çok beğendiğim fakat kulağımda duruşunu beğenmediğim küpeler hala hatırımda…
P.S: Eğer bir şey satın almak isterseniz mutlaka pazarlık yapın!
Adres: Alexander Nevsky Sq.
Sofya’nın Kiliseleri:
Sofya, sokakları kiliselerle dolu bir şehir. Ben İtalya’daki kilise mimarilerinden sonra artık çok fazla büyülenmiyorum. Nitekim Sofya’daki kiliselerden en çok St. George Rotunda ve Alexander Nevski Katedrali’ni gezmenizi öneririm.
St. George Rotunda Kilisesi: Başbakanlık binası ve Sheraton Otel’in avlu tarafında bulunan bu saklı kilise eski ismi Serdica olan bu şehrin en eski kilisesi. Romanlar tarafından 4. yüzyılda inşa edilen bu kilise yuvarlak planda yapılmış küçücük bir yapı. St. George Rotunda kilisesi maalesef Hunlar tarafından tahrip edilip farklı formatta yeniden kilise olarak inşa edilmiş fakat Osmanlı döneminde bu kilise bir camiye çevrilmiş- Osmanlı’nın karşımıza çıktığı her yerde olduğu gibi- Çok küçük ve basit yapılı gibi görünse de burası aynı zamanda arkeolojik kazıların yapıldığı bir kompleks. Bugün UNESCO dünya mirası listesinde bulunan St. George Rotunda kilisesi Doğu Avrupa’nın en eski Ortodoks kilisesi olma özelliğini taşıyor.
Adres: 2 Dondukov Bldv. at the Presidency countryard
Alexander Nevski Katedrali: Google’un görseller kısmında Sofya diye aratınca karşınıza çıkacak 10 fotoğraftan 8’i Alexander Nevski Katedraline ait. 1877-1878 yılında gerçekleşen Osmanlı-Rus savaşlarında hayatını kaybeden 200.000 Rus, Ukraynalı, Belaruslu ve Bulgar askerin anısına yapılan bu kilisenin kubbesi altın kaplama. Dünyadaki en büyük Ortodoks katedrallerden biri olan Alexander Nevski Katedrali Neo-Bizans stilinde yapılmış olup aynı anda 10.000 kişinin ibadetini gerçekleştirebileceği kapasiteye sahiptir.
Beyaz rengin ve altın kaplamanın ağırlıklı olduğu bu kiliseyi görmeden Sofya’dan dönmeyin.
Adres: Aleksander Nevski meydanı
Sofya sokakları
Sofya mimari olarak bir Doğu Avrupa şehri gibi olmasıyla birlikte yukarıda da bahsettiğim gibi insanların giyim kuşamı itibariyle bir Balkan şehri gibi. Sofya’da trafiğe kapalı bazı sokaklar yan yana mağazalarla sıralanmış. Bu mağazalar daha çok ayakkabı ağırlıklı. Hem ayakkabı mağazalarını hem de kıyafet satan mağazaları gezdim. Ayakkabılar daha günümüze uygun olmakla birlikte aşırı topuklu ve gösterişli. Kıyafetler ise İstanbul’da o kıyafetleri satın almaya kalksak bulamayız. Belki ikinci ellerde… O derece eski moda. Sofya’da sokaklarda yaşlı nüfus ağırlıklı. Genç kadınların çoğu bebek arabaları ile birlikteydi :) Elinde iphone olan kimse görmedim. Sofya’da trafiğe kapalı iki caddeye gitmenizi tavsiye ederim. Bunlardan biri Pirotska caddesi diğeri ise Sofya’nın en büyük caddesi Vitosha bulvarı.
Pirotska Caddesi: Trafiğe kapalı Pirotska caddesi banklarında insanların oturup sohbet ettiği, karşılıklı ayakkabı ve kıyafet mağazalarının bulunduğu bir cadde. Ayakkabı fiyatları inanılmaz ucuz ama dediğim gibi pek bize hitap etmiyor bence.
Vitosha Bulvarı: Karşılıklı kafe ve barların bulunduğu bu cadde oldukça renkli ve kalabalık. Sofyalıların hem yürüyüş yaptığı hem de öğle yemeklerini ya da öğlen kahvelerini içtikleri bir yer burası. Bizde Sofyalılar gibi birer dondurma alıp Vitosha caddesinde seyre çıktık :)
Mutlaka kendinizi bir parka atın!
Yeşile hasret olunca gittiğimiz yerlerde mutlaka rotamıza şehrin parklarını da koyuyoruz. Sofya’da çok çok sevdiğim iki park var. Biri şehrin içinde ismini de şehirden alan City Park diğeri ise şehrin biraz dışında, şehir merkezinden taksi ile 6 leva ödeyerek gidebileceğiniz Loven Park.
City Park: İçinde National Theather (Ulusal Tiyatro)’ın da bulunduğu Sofya şehir parkı annelerin çocuklarla gelip vakit geçirdiği, yaşı teyzelerin banklarda oturup sohbet ettiği, yaşlı amcaların ise gruplar halinde satranç oynadığı yemyeşil kocaman ağaçlarla kaplı bir park. Hayatımda ilk kez yaşlı nüfusun bu kadar çok sokaklarda olduğu bir şehir gördüm. Yaşlı teyzeler diyorum ama inanın gerçekten çok yaşlı. 90larında teyzeler incelen dudağına rujunu sürmüş, şapkasını takmış kendini parka atmış. Amcalara ne demeli? Gruplar oluşturup satranç oynuyorlar! Sofya şehir parkını mutlaka görmelisiniz!
Adres: Knyaz Alexander Batemberg I Sqr.
Loven Park: Loven park bizim Belgrad ormanı gibi ama daha sessizi. Yürüme parkurunun olduğu, inanılmaz huzurlu bir park. Sofyalıların genellikle köpeklerini getirip oyun oynadığı kocaman bir alanı da var. Bizde bu alanda birazcık uzanıp ayaklarımızı dinlendirdik. Parkın girişinde Villa Victoria isimli bir de restoran var. Dilerseniz akşam yemeğinizi burada da yiyebilirsiniz.
Sofya’ya gitmeden önce edindiğim intiba ve okuduklarım hep yapacak bir şey yok şeklindeydi. Fakat ben öyle düşünmüyorum. Sofya’da yapılacak birçok şey var. Benim için daha önce hiç görmediğim şehri gezmek hep çok heyecanlıdır çünkü yürüdüğüm sokaklarda karşıma ne çıkacağını bilmiyorum. Bir hafta sonunuzu ayırıp Sofya’yı görebilirsiniz. 1 günde gezilecek bir şehir. Sofya benim hatırımda parklarında satranç oynayan yaşlı amcaları, eski binalara yaptıkları renkli graffitileri, sokaklarda gördüğüm insanların kıyafetlerinin ne kadar eski olduğu, kiliseleri ve antika pazarı ile yer edindi. Kahvaltı yaptığımız yeri de çok sevdiğimi söylemek istiyorum :)
Bence gidilip görülmesi gereken yerlerden ama eğer rotanıza uyuyorsa ya da sadece hafta sonu için…
Bir sonraki yazım Bulgaristan’ın Plovdiv şehri
Plovdiv gezi rehberi yazım için tıklayınız.
Beni instagram’ dan, facebook’tan ve twitter‘dan takip edebilirsiniz.
Dünya benim evimden sevgiler
Çok teşekkür ederim beklediğim yazı bir süre sosyal medyahesaplarımı kapattıgım için sık sık bloguna bakmak zorunda kalıyordum harikasın:) Sevgiler
Sana rehber olacak olmasına çok sevindim :)
Gezi yazının tamamını çok büyük bir zevkle ve heyecanla okudum… Gezim için çok yararlı bilgiler edindim :) Teşekkürler!
Yaşasın! Ne mutlu bana :)
Merhaba, bilgiler için çok teşekkürler. Biz de araba ile gitmeyi düşünüyoruz ama internette o kadar korkutucu bilgi var ki. Hırsızlık, mafya, rüşvet vb. Siz araç ile gitmemişsiniz ama orada buna benzer şeyler duydunuz mu? Teşekkürler
Biz otobüsle gittik ve hiçbir sıkıntı yaşamadık. Bazen yazılanlara kulak tıkamak gerekiyor. Herkesin deneyimi kendine sonuçta.
Çok güzel bir yazı olmuş. Asıl site adınız çok hoşuma gitti “Dünya benim evim” :)