Sokaklarından limon kokusu yükselen şehir: Sorrento

Napoli’nin karşısında bulunan Sorrento limon ağaçları ile kaplı sokakları ve bahçeleriyle, renkli seramiklerle süslü mimarisiyle, falezlerden aşağı doğru uzanan gözalıcı doğal güzellikleriyle ve aktif bir yanardağ olan Vezüv Dağı manzarasıyla bize iyi ki gelmişiz hissini yaşatan bir şehir oldu.

Sorrento’ya nasıl gidilir?

Biz Sorrento’ya araba ile Napoli’den geçtik ve bu yolculuk ortalama 1 saat sürdü. Eğer Sorrento’ya uçakla gelmek isterseniz en yakın havaalanı Napoli. Eğer Napoli’den araba kiralamayı planlamıyorsanız trenle de gelebilirsiniz ya da dilerseniz Napoli’den deniz botuyla da Sorrento’ya gidebilirsiniz. Biz road trip yaptığımızdan tren, otobüs ve deniz botu ile ilgili detaylı bilgiyi google’dan bulabilirsiniz :)

Bilsen iyi olur: Eğer bizi gibi araba ile Sorrento’ya giderseniz arabanızı Via Fuorimura 16 numaradaki otoparka bırakabilirsiniz. Yer olarak çok merkezi olduğu için arabanızı bırakıp, şehri yürüyerek rahatlıkla gezebilirsiniz. Saati 2,5 euro.

Sorrento’da nerede konaklama yapılır?

Güney İtalya seyahatini planlarken ilk aşamada Sorrento’da kalıp, çevre kasabaları gezmeyi planlamıştık fakat Sorrento’da bütçemize uygun hayal ettiğimiz gibi bir ev bulamayınca Furore’de konaklamıştık. O yüzden şurada konaklayın diye bir öneride bulunamayacağım ama airbnb’deki evlere bakmanızı mutlaka tavsiye ederim.

Lokasyon olarak ise; Via Capo, Corso Italia, Via del Mare ve Marina Grande civarını önerebilirim.

Sorrento’da yapmadan dönme listesi

Üniversitedeyken “Limon Ağacı” diye bir kitap okumuştum. Filistinli Arap Beşir ile ailesi Nazi katliamından kaçmış olan İsrailli Yahudi Dalia’nın hikayesini anlatan ve son derece ağır ve etkileyici bir kitaptı. Kitabı okumamın üzerinden çok zaman geçse de Sorrento sokaklarına yayılmış limon ağaçları beni yine o hikayeye alıp götürdü.

Sorrento gezmesi çok keyifli, şirin ve renkli bir deniz şehri ama Sorrento’da beni en çok etkileyen şey limon ağaçları oldu. Hayatımda bu kadar limon ağacını birarada görmemiştim. Meraklı adımlarla girdiğim her sokaktan mis gibi limon kokusu yükseliyordu. Bu limonlar bu zamana kadar gördüğüm limonlardan farklıydı. Dokusu sert, açık sarı renginde ve kocaman limonlar. Sorrento’nun limon kokulu sokaklarına bayılacaksınız.

1. Valleno dei Mulini (Valley of the Mills)

Sorrento’nun ana meydanı Piazza Tasso arkasında bulunan Valleno dei Mulini yaklaşık 600 yıl boyunca Napoli ve çevresinin un üretimini yapmış bir buğday değirmeni. Volkanik patlamanın etkisi ile deprem olunca bu buğday değirmeni çok büyük zarar görüyor. Bu zarara rağmen 1940 yılına kadar faaliyet gösteren bu buğday değirmeninde makarna yapımı için buğday üretiliyor. Fakat bugün o buğday değirmeninden eser yok. Bu vadiye baktığınızda doğanın bir değirmeni nasıl muazzam bir esere çevirdiğini göreceksiniz. Duvarların içinden yükselen bir ormanı hayranlıkla izleyeceğinizden eminim. Sorrento’da beni en çok etkileyen yapı burası oldu.

2. Piazza Tasso (Tasso Meydanı)

Adını Sorrento’lu ünlü şair Torquato Tasso’dan alan Piazza Tasso, Sorrento’nun en büyük meydanı. Etrafı renkli İtalyan evleri ile süslü bu meydanda çok sayıda küçük cafe de bulunuyor. Sorrento’da yürümekten keyif alacağınız sokaklara giriş de yine Piazza Tasso meydanından yapılıyor. Fotoğraflaması da vakit geçirmesi de çok keyifli.

3. Corso Italia (Italya Caddesi)

Birbirinden renkli hediyelik eşyacıların, restoranların, cafelerin ve mağazaların bulunduğu Corso Italia Sorrento’nun en merkezi ve en işlek caddelerinden biri. Sorrento’daki en romantik restoranlardan biri de bu cadde üzerinde. Restoranlarla ilgili detaylar yeme-içme kısmında :)

4. Villa Comunale Park

Sorrento’da görmeden dönmemeniz gereken yerlerin başında Villa Comunale Park geliyor diyebilirim. Villa Comunale Park, çok küçük bir park olmasına rağmen size sunacağı manzara konusunda oldukça iddialı. Zira Sorrento’nun en güzel manzarası Villa Comunale Park’ın terasından izlenebilir. Buradaki manzarayı bakarak hem Napoli kıyılarını, hem Vezüv dağını hem de Capri adasını görebilirsiniz. Falezler üzerine kurulu bu küçük şehrin size sunduğu manzaraya bayılacaksınız.

Bilsen iyi olur: Parkın içinde bir de küçük bi kafe var. Tam dinlenmelik ve dondurma yemelik :)

5. Marina Grande

Her biri birbirinden güzel binalar arasından Marina Grande’ye inen bir merdiven var. Tavsiyem Marina Grande’ye bu merdivenlerden inmeniz. Merdivenler bitince karşınıza çıkan manzara öylesine büyüleyici ki. Özenle istiflenmiş balık ağlarını görünce buranın şirin bir balıkçı kasabası olduğunu anlayacaksınız. Kıyıda rengarenk sandallar ve sandalların arasında sohbet eden balıkçılar bir tarafta, rustik mimari diğer yanda ve kıyıdaki pötikare masaörtülü masalarda yemek yiyen insanlar… Marina Grande insanın içindeki coşkuyu ortaya çıkaran yerlerden biri oldu benim için.

Bilsen iyi olur: Deniz kenarındaki masalardan birine oturup şarabınızı da yudumlayabilirsiniz, karnınız açsa deniz mahsüllerinin tadına da bakabilirsiniz ya da renkli sandalların arasına inip balıkçılarla sohbet de edebilirsiniz.

Marina Grande’nin manzarası Marina San Franceso’dan da harika!

6. Duomo

Seyahat etmeye başladığım ilk zamanlarda yolda gördüğüm tüm kilise ve katedrallere girerdim. Fakat bir süre sonra hepsi birbirinin aynısı gelmeye başladı. Kısıtlı zamanı daha verimli kullanabilmek için öncelik belirlemeye karar verdim ve her kiliseye girmemeye karar verdim :) Bu yüzden gitmeden mutlaka iyi bir araştırma yapıyorum ve mimari olarak beni etkileyeceğini düşündüğüm yerleri geziyorum. Sorrento’da da birçok kilise var ama şehrin görülmeye değer katedrali- bana göre- Duomo. Burası 11. Yüzyılda yapılıyor fakat zaman içinde zarar görmesi sebebiyle 15. Yüzyılda yeniden Roman stilinde inşaa ediliyor. Dışarıdan çok basit bir mimariye sahip olsa da içerideki freskler ve duvar boyamaları şahane.

Bilsen iyi olur: Katedral sabah 8-12:30, öğleden sonra 4.30-19.00 saatleri arasında açık.

7. Villa Pollio Roman Ruins in Capo di

Capo di’deki Villa Pollio roman harebeleri ile ilgili komik bir anımız var. Benim özellikle görmek istediğim yer ilk maddede bahsettiğim Buğday Fabrikası fakat nedense isimlerini karıştırmışım. Villa Pollio da Sorrento şehir merkezinin dışında bir yer. Neyse biz arabayı alıp gittik. Uzun bir yol yürüdük. Manzara muhteşem, doğa harika ama yürü yürü bitmiyor yol. Sonra biraz dik merdivenleri inmeye başlayınca bizi doğal bir havuz karşıladı. O an notları elime alıp okuduğumda benim asıl görmek istediğim yerin otoparkın karşısındaki vadide olduğu gerçeği ile karşılaşınca tabii ki üzülmedim çünkü karşımda duran doğa harikası inanılmazdı. Bizim dışımızda birkaç kişi daha vardı. Madem yol bizi buraya getirdi deyip sevgilim soyundu ve suyun tadını çıkardı :) Biz tesadüfen gittik ama eğer vaktiniz varsa mutlaka gidin. Yanınıza bikinileri almayı unutmayın :)

Bilsen iyi olur: Eğer araba ile gidecekseniz Capo di Sorrento tabelalarını takip etmeniz yeterli zaten 5 dakikalık bir yol. Eğer otobüsle gidecekseniz Piazza Tasso’dan kalkan turuncu renkli Linea A otobüslerine binip Capo di Sorrento’da inebilirsiniz.

8. Convento di San Francesco

Büyük ahşap kapıdan içeri girdiğinizde sizi arap stilinde inşaa edilmiş sütunlu bir yol karşılayacak. Manastırın balkonlarından aşağı doğru sarkan bitkiler, kuş sesleri ile birleşince burası küçük bir cennete dönüşüyor. Maanstırı ziyaret ettiğimiz sırada bir düğün seramonisine denk geldik ve o kadar duygulu anlara şahitlik ettik ki biz bile duygulandık. Manastırın rüya gibi bahçesinde yaz aylarında klasik müzik konserleri oluyor. Umarım bu konserlerden birine denk gelirsiniz çünkü biz bu düğün seramonisi sayesinde bu huzurlu bahçede müzik de dinledik ve gerçekten çok çok beğendik.

Bilsen iyi olur: Sabah 8 öğlen 1 ve öğlen 2 akşam 8 saatleri arasında açık.

9. Sedile Dominova

Limon ağaçları ile kaplı daracık sokakların birinde öyle bir yer var ki sadece uzaktan bakıp, fotoğraf çekip geçmemek lazım. Sedile Dominova, geçmişte Orta Çağ aristokrasisinin buluşup devlet meselelerini konuştuğu bir yerken günümüzde emekli Sorrentoluların kart oynayarak vaktini geçirdiği bir lokal. Girişindeki fresklerin günümüze renklerini koruyarak gelmesi beni çok etkiledi. Fakat en çok etkileyen şey lokalde kart oynayan amcaların arasına katıldığımda bir amcanın söylediğiydi. Yanına oturduğum amca oyunu kazanınca “ben sana şans getirdim” dedim :) O da ben Sorrento’da yaşadığım için zaten çok şanslıyım dedi :) Haklıydı, limon kokulu bu sokaklarda yaşamak, burada yaşlanmak başlı başına bir şanstı…

10. Limonçellonun vatanında limonçello tadımı: Limonora

Sorrento, İtalyanların meşhur likörü limonçellonun vatanı. Limonora ise Sorrento’nun en eski ve en meşhur Limonçello yapan bir ailenin işletmesi. İşletmenin arka kısmında limonçello yapılırken; ön kısmında o meşhur limonçellolardan satın alabilirsiniz. İçeride limonçello, melonçello, lemon cream ve melon cream gibi birçok ürün var ama benim favorim orjinal limonçello.

Sorrento restoran önerisi

Seyahatlerin beni en motive eden, en heyecanlandıran ve en keyif veren anlarından biri de farklı lezzetlere giden yolculuk; yani yemek yemek :) Konu İtalya mutfağı olunca kendimden geçiyorum. Bir tatlı alıp paylaşalım diyorum sonra tatlıyı tek başıma yiyorum falan :)

Şimdi size Sorrento’da keşfettiğim rüya gibi bir restorandan bahsedeceğim: O Parrucchiano Restaurant, Corso Italia, 71

1868 yılında bir trattoria olarak açılan O Parrucchiano, sadece Güney İtalya mutfağı değil İtalya’nın tüm lezziz yemeklerini bulabileceğiniz bir yer. Mekan üç kısımdan oluşuyor. Kapalı kısım, kış bahçesi ve yazlık bahçe. Biz Mayıs ayında gittiğimiz için bahçede rezervasyon yaptırdık.

Restorandan içeriye ilk girdiğinizde sıradan bir yer aslında sonra merdivenlerden çıkıp kış bahçesine giden avluya çıkınca gözlerinize inanamayacaksınız. Birçok bitki ve ahşap mobilyalarla dekore edilen yemek odası ortaya o kadar etkileyici bir görüntü çıkarıyor ki ama durun asıl bomba bahçede!

Burası hayatımda yemek yediğim en iyi restoran olabilir. Restoranın bahçesinde yüzlerce limon ağacı var. Limon ağaçlarından sarkan limonların altında masalar var. Tüm geceyi limon ağaçlarının altında, romantik bir ışıklandırma ile geçirip, dünyanın en lezzetli yemeklerini yemek çok çok keyifliydi.

Servis harika, garsonlar çok deneyimli ve çok tatlı, yemekler muhteşem, ortam olağanüstü. O Parrucchiano Restaurant Sorrento’ya gitme sebebi bile olur. Öylesine masal gibi bir yer burası.

Yemeklerimizi bitirip, limonçellolarımızı yudumladığımız sırada yağan yağmurun ortamı nasıl muhteşem bir yer haline getirdiğini anlatamam! Çok güzel ve unutulmaz bir deneyimdi. Burada mutlaka akşam yemeği yiyin.

Biz öylesine güzel vakit geçirdik ki bu an için şükür duyduk…

Güney İtalya Gezi Rehberi yazım için tıklayınız.

Napoli: Bohem sokaklar, sıcakkanlı İtalyanlar ve dünyanın en lezzetli pizzaları yazım için tıklayınız.

Dünya benim evim’i facebooktan, instagramdan ve twitterdan takip edebilirsiniz.

Bir sonraki yazım Amalfi Kıyıları…