Kopenhag Gezi Rehberi

Sabah uyandınız, elinize telefonu aldınız ve saate baktınız uyanma vakti gelmiş. Sonrasında kalkıp hazırlanır mısınız yoksa sırasıyla instagram, facebook, twitter hesaplarınıza mı bakarsınız?

Ben sabah kolay uyananlardanım. Biliyorum azınlığız ama bu gruba ait olmaktan ötürü mutluyum zira hiç anlamıyorum yeni bir güne triple uyanan insan tipini neyse konuyu dağıtmayayım. Ben sabah uyandığımda kendimi hava yolu şirketlerinin internet sitesinde buluyorum.

Kopenhag’a nasıl gidilir?

Yine o günlerden biri ve aylardan Ekim 2014. Pegasus’un rotalarından birçoğuna gittiğimiz için nereye gitsek diye bakıyoruz ve Danimarka’ya karar veriyoruz. Peki, ne zaman Mart’ın ilk haftası. Mart 2015 yani tam 5 ay sonrasına biletimizi alıyoruz. Bilet bedeli sadece 250 lira ve ben puanlarımı kullanarak Kopenhag’a gidiş-dönüş 120 liraya bilet alıyorum!!!

Tabii ki Ekim’den Mart’a biz farklı yerleri keşfetmeye devam ettik ama bizim bilet alma prensibimiz tamamen bu şekilde. Aylar öncesinden hatta bir yıl öncesinden tüm yılı planlıyoruz. Ya bir şey olursa ve gidemezsek diye düşünmek çok bizlik değil zira bu zamana kadar da hiçbir şey olmadı zaten ama bilet fiyatlarına baktığımızda risk almaya değer :)

IMG_4690

Düşük sezonda seyahat etmek

Benim bazı takıntılarım var. Mesela Kuzey Avrupa ülkelerinin kışın görülmesi gerektiğini düşünüyorum. O yüzden “Ay hava Mart’ta çok soğuk olur, ay şu olur, yok böyle olur” diye düşünmüyorum. Hem sadece yazın seyahat etmek ve tatil programını sadece yaza göre planlamak yine bize göre değil. Dahası, kışın seyahat etmek hem daha ucuz hem de popüler şehirler bile yaza göre daha sakin dolayısıyla uzun uzadıya kuyruklar beklemiyorsunuz ve şehri lokal insanları ile görmekten daha çok keyif alıyorum.

Kopenhag’ta konaklama

Genellikle bileti satın aldıktan sonra booking.com ya da hotels.com’dan konaklamayı da iptal edilebilen seçeneği sunan yerlerle organize ediyoruz. Aylar öncesinden alınan uçak bileti ve konaklama rezervasyonuyla seyahatin en masraflı iki kalemini uygun fiyatlara getirmiş oluyoruz. Kopenhag seyahatimiz için de bu şekilde ilerledik. Sonra aylar geçti ben zaten bildiğim, duyduğum ama bu kadar seyahat etmemize rağmen hiç kullanmadığım bir platforma üyelik oluşturdum. Airbnb!

IMG_4777

IMG_4785

Konaklamalarla ilgili bir yazı yazmak istiyorum ama kısaca anlatmak gerekirse bu platformda insanlar evlerinin bir odasını ve odasındaki yatağı kiralıyor. Lokal birinin evinde kalma fikri bana bayağı çekici geldi ve Airbnb üzerinden ev aramaya başladım. Bu arada Kopenhag o kadar stil sahibi bir şehir ki Airbnb üzerinden ev seçmekte çok zorlandım. Çünkü hemen hemen hepsi çok güzel. Ferah, ahşap zemin, beyaz duvarlar, tablolar, piyanolar, tasarım objeler derken gerçekten sitedeki evlerin her birinde kalmak istedim. Çok geçmeden karşıma Micki & Amanda’nın evi çıktı. Bembeyaz ahşap zemin, bembeyaz duvarlar, bembeyaz dolaplar, ahşap ve vintage pencereler, Amanda’nın izlemeye doyamadığım piyanosu, evin minicik ama bir o kadar tasarım mutfağı derken hemen Micki & Amanda’ya mesaj attım ve gideceğimiz tarihlerde evlerinin müsait olduğunu öğrenmemle birlikte hemen rezervasyon yaptık.

IMG_4786

IMG_4784

İlk kez sırtçantası ile seyahat

Airbnb, Kopenhag seyahatimiz ile ilgili ilk yenilik değildi. Bu seyahatimizin bir diğer yeniliği ilk kez sırt çantası ile seyahat edecek olmamızdı. Bu zamana kadar minik de olsa hep bavulla seyahat ettim ama Amanda saat 4’te evde olacağından ve bizim Kopenhag’a varış saatimiz 1 olduğundan aradaki vakitte bavulu çekerek gezmeyelim diye böyle bir şey yaptık. İlk başta 3 günlük bir seyahat için küçük bi sırt çantasının delilik olduğunu düşünsem de koca kazakları akıllıca yerleştirince aksine iyi ki böyle yaptık dediğimiz bir deneyim oldu.

IMG_4853

Biletimizi aldık, konaklamamızı ayarladık, sırt çantamızı hazırladık, yapılacaklar listemiz hazır! İstikamet: Kopenhag!

Kopenhag Pasaport Kontrol

İstanbul’dan Kopenhag 3,5 saat. İki şehrin harita üzerindeki konumlarını düşündüğümde uzak hiçbir yer yok diye içimden geçiriyorum ve içimi bir mutluluk kaplıyor.

Bazı ülkelerin- mesela Ukrayna, Almanya, İngiltere- vize, pasaport kontrol kısımları çok sevimsiz oluyor. Niye geldin, nerede kalacaksın, ne kadar kalacaksın, otelin adresi ne, ne zaman döneceksin, dönüş biletini göster diye uzayıp gidiyor bu ama bazı ülkeler de var ki pamuk gibi ve Danimarka onlardan bir tanesi olarak beni şaşırttı. Zira pasaport kontrolü 1 dakika bile sürmedi! Bence bu o ülkenin “insan”a verdiği değeri gösteriyor. Pasaport kuyruğu beklemeden, bavul geldi mi kayboldu mu diye dertlenmeden en hızlı hava alanından çıkışımızı yaşadık belki de.

Kopenhag hava alanından şehir merkezine nasıl giderim?

Çoğunlukla bana sorulan sorulardan biri hava alanından çıkınca nereye gideceğini nasıl buluyorsun oluyor :) Fakat bence seyahatin en kolay kısmı bu :) Kopenhag hava limanı modern ve son derece kapsamlı olduğundan information desk’e gidip bir harita alıyoruz ve şehir merkezine nasıl gidebileceğimizi soruyoruz.

IMG_4765

Hava limanından şehir merkezine gitmenin en kolay yolu tren. Zaten hav alimanı ile şehir merkezinin birbirine uzaklığı sadece 12 dakika. Tren biletini gişeden almaya kalkmayın çünkü gişe çok kalabalık oluyor. Kiosklardan İngilizce dil seçeneği ile ilerleyip kredi kartı ya da nakit para ile ödemenizi yapabilirsiniz.

Tek yön bir kişi tren bileti 44 DKK( Danimarka Kronu). Biletimizi satın aldıktan sonra platform 2’de bizi bekleyen trene atlıyoruz ve şehir merkezindeyiz.

Kopenhag Tren İstasyonu

Kendimizi 1911 yılında yapılan Kopenhag’ın ana tren istasyonunda buluyoruz. Tren istasyonlarına hayranlığımı artık biliyorsunuzdur. Sıkılmadan, durup insanların koşturmasını, trene yetişmesini, bir bankta uyumasını, elinde buketle beklemesini izleyebilirim. Burası da tam anlamıyla bir şölendi benim için. Bir de Londra’daki tren istasyonlarına böyle iştahla bakıyorum :) İstasyondan çıkmadan bir kahve içip kendime gelmek istiyorum.

IMG_4707

Tren istasyonunun Tivoli çıkış kapısının hemen yanında bir tabela asılı, üzerinde Joe and The Juice yazıyor. Pembe bir logosu var ve logoda kasketli bir adam düşünüyor gibi duruyor. İçeriden gelen müzik sesi tren istasyonuna taşıyor. İçeri girip çikolata tenli, bonus saçlı baristaya latte siparişimizi veriyoruz. Barista işini aşkla yapanlardan. Kendini müziğin ritmine bırakıp hem dans ediyor hem de kahvemizi hazırlıyor. Özenerek izliyorum onu zira yaptığı şeyi böyle aşkla yapan kaç kişi var ki?

IMG_4709

1 büyük boy kahve 49 DKK. Sembolik şeyleri para birimleri ile yazacağım çünkü Danimarka gerçekten ama gerçekten dünyanın en pahalı şehirlerinden biri!

Kahvelerimizi alıp dışarı çıkıyoruz. Kopenhag bizi yağmurla karşılıyor. Mart ayında bileti alırken Kopenhag’ın çok çok soğuk olacağını hatta karlı falan olacağını ve kanallarının soğuktan buz tutacağını hayal etmiştim ama Kopenhag’ta hava şahaneydi! İstanbul soğuğundan hiçbir farkı yoktu.

Tivoli Bahçeleri

Tren istasyonundan çıktıktan sonra kendimize haritada bir rota çiziyoruz ve ana tren istasyonuna sadece 2 dakika uzaklıktaki Tivoli Bahçeleri’ne gidiyoruz fakat o da ne kapalı! Bu bilgi internette yazmıyordu mesela o yüzden ben buraya yazıyorum. Tivoli Bahçeleri 1 Nisan ile 20 Eylül arasında, Halloween’de yani 9 Ekim ile 1 Kasım arasında ve Noel’de- 14 Kasım ile 3 Ocak tarihleri arasında açık.

IMG_4845

Bu tarihler dışında kapalı dolayısıyla eğer Tivoli Bahçeleri’ni mutlaka göreceğim diyorsanız Kopenhag seyahatinizi bu tarihlere denk getirin :) Ben göremedim ama üzülmedim çünkü Kopenhag’a bir daha gelebilmek için bundan iyi bahane olamazdı :)!

IMG_4717

Danimarkalılar ona Tivoli diyor. Ben Tivoli’yi yaşanmışlık olmadığı için coşkuyla sizlere aktaramayacağım ama çok kısa bir şekilde tarihinden bahsedeceğim. Tivoli, 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa’da inşaa edilen parkalardan ilham alarak, şehirden kaçış için tasarlanmış bir parkmış. Şuanda içindeki parkla birlikte konserlerin yapıldığı, Christmas Market’ların kurulduğu, atlı karıncasından, dönme dolabına kocaman bir eğlence parkı. Çok gösterişli bir girişi var ama dediğim gibi gezemediğim için çok bir şey aktaramıyorum size :) Bir daha ki sefere…

 Kopenhag Belediye Binası – Copenhagen City Hall

Tivoli’den sonra Belediye Meydanı’na doğru yürüyoruz. The City Hall Meydanına kurulu, turuncu renkli, ihtişamlı bir yapı Kopenhag Belediye Binası. Muazzam bir tarihe sahip olduğumuz halde acaba neden bizim böyle yapılarda kurulu belediye binalarımız yok. Siena Belediye Binası’ndan esinlenilerek 1892 yılında inşaatına başlanıyor fakat açılışı 12 Eylül 1905 yılında yapılıyor. Hava yağmurlu olduğu için hızlı hızlı yürümeye devam ediyoruz.

IMG_4846

IMG_4789

Stroget Caddesi

60’lı yıllarda trafiğin artmasıyla birlikte şehrin küçük sokaklarında ve caddelerinde ciddi kalabalıklar oluşmaya başlamış. Dar sokaklarda hem insan hem de araç trafiği hayatı felç etmeye başlayınca 1962 yılında Kopenhag Belediyesi araçların girişinin yasak olduğu ve sadece yayaların kullanabileceği bir alanın oluşturulmasına karar vermişler.

IMG_4851

Bu projelerini hayata geçirmeden önce Frederiksbegade Caddesi’ni ve Kongens Nytorv Meydanı’nı test bölgesi seçiyorlar ve 2 yıl boyunca bu iki test bölge sadece yayalar tarafından kullanılıyor. Bu 2 yılın sonunda görüyorlar ki hava artık daha temiz, bu bölgede artık hiç trafik yok ve Kopenhaglılar artık daha mutlu…

Kopenhag Belediyesi uzunluğu 3,2 km olan bir alanı sadece yayaların kullanımına açıyor ve bu bölgenin adına “Stroget” diyor. Böylelikle Stroget Caddesi dünyanın en eski ve en uzun yaya yolu olarak tarihe geçiyor.

IMG_4850

Aslına bakarsanız Kopenhag’ın kalbi bu bölge. Yürümesi çok keyifli çünkü sağlı sollu mağazaların, kafelerin, hediyelik eşya satan yerlerin olduğu, çok renkli ve kalabalık bir cadde. Burası trafiğe kapalı ama aklınıza sadece araç trafiği gelmesin Stroget bölgesi bisiklet trafiğine de kapalı. Bisikletliler bu bölgede bisikletlerini ellerinde yürütüyorlar. Bu onlar için çok normal bir şey tabi ama zavallı ben şaşırıyorum. Çünkü benim ülkemde yasaklar çiğnenmek için var. Bisiklet sürmeyi geçtim motor kullanıcıları bile kaldırımları tercih ettiğinden yine üzülüyorum kendime, bize ve bizim gibilere…

IMG_4848

Bu caddede bulunan mağazalar harika! Lokal markaların bulunduğu bu caddede adım başı kendimi bir mağazadan içeri atıım. Ürünler muhteşem ama fiyatlar aşırı pahalı. Mesela çok çok sıradan bir Jean 600 DKK.  Fakat kendimi tutamayarak daha ilk günden zaten dolu olan sırt çantamı patlatana kadar dolduruyorum.

Saat 4’e yaklaşıyordu ve telefonuma baktığımda Amanda’nın sıcacık mesajını gördüm. Gelmiş bizi bekliyormuş evde. Ay nasıl heyecanlıyım. 1A’nın geçtiği durağı bulmamız lazım ve Kopenhag’a varalı sadece birkaç saat olmuştu. Tesadüf o ki Mc Donalds’ın free wifi’nı adres bulmak için kullanırken kafamızı kaldırmamızla 1A’nın geçtiği durağı görmemiz bir oldu :) Koştur koştur durağa gittik. Duraklarda otobüsün nereden geçtiği ve saat kaçta geleceği tabi ki yazıyor ve bir dakika bile aksamadan otobüs geliyor.

IMG_4847

Kopenhag’ta otobüsle ulaşım ve otobüs bileti

Kopenhag’ta otobüs biletlerini otobüsün içinden alabiliyorsunuz. Tek yön bir kişi –zone 1- otobüs bileti 24 DKK. Otobüs yaşlılarla doluydu ama gerçekten yaşlı yani böyle kırış kırış yüzler bence gördüğüm o teyze 100 yaşında falandı ama toz pembe ruju ve sedefli ojeleriyle süslü süslü bir yerlere gidiyordu, ne tatlı.

Birkaç durak sonra iniyoruz. Harita okuma konusunda master yapmış sevgilim Amanda ve Micki’nin evini eliyle koymuş gibi buluyor. Amanda ve Micki’nin evi tipik bir Danimarka yapısı. Turuncu kiremitli ve ahşap merdivenli… Amanda kapıyı açıyor, O kadar güzel bir kız ki! Yani bebek gibi çok güzel. Pürüzsüz bebeksi teni, doğal sarı saçları nasıl tatlı. Odamızı ve evi gösteriyor biraz sohbet ediyoruz ve çantalarımızı bırakıp Amanda’nın önerdiği hamburgerciye yemek yemeye gidiyoruz.

IMG_4856

Apartmanın ahşap merdivenlerinden inerken şunu düşünüyorum; Airbnb diye bir platform var ve bunu kullanmaya karar veriyorum. Evi buluyorum, uçağa binip Kopenhag’a geliyorum, otobüse biniyorum, adrese bakıyorum ve o evi buluyorum. Tüm bu zinciri düşünmek inanılmaz iyi hissettiriyor.

Hava hala yağmurlu ama bir o kadar ferahlatıcı ve serin. Yani mis! Cafe Bopa’da yemek yiyoruz ama ben garson kızlara bakmaktan kendimi alamıyorum. O kadar güzeller ki ve o kadar tatlılar ki hepsi model gibi. Tanrım çok güzelsiniz!

IMG_4805

Otobüsle geldik ama şehir merkezine yürüyerek gidiyoruz…

The Round Tower

The Round Tower’a vardığımızda artık hava kararmıştı. O yüzden içine giremedik. 17. yüzyılda astronomik gözlem evi olarak yaptırılıyor. O dönemde Avrupa’da ülkeler astronomi konusunda birbirleri ile yarışıyor. İlk gözlem evini Almanlar yaptırıyor ve ardından Danimarka The Round Tower’ı yaptırıyor. Günümüzde müthiş Kopenhag manzarası için turistler tarafından ziyaret ediliyor.

IMG_4852

Tiger

Stroget Caddesinde yürürken karşımıza çıkan bu yer tam anlamıyla bunların hiçbirine ihtiyacım yok ama hepsini almak istiyorum diyeceğiniz bir yer. Aklınıza gelebilecek her şey var. Bazı yazılarda bir milyoncuya benzetilmiş fakat ben Tiger’a bu haksızlığı yapmayacağım :)

Peki, Tiger ne satar? Her şey! Kırtasiye, oyun ürünleri, hobi ürünleri, yaratıcı objeler, şaka oyuncakları, biblolar, bakıp bakıp ne işe yaradığını çözmeye çalıştığınız şeyler, tabaklar, bardaklar, banyo ürünleri, çikolata, şeker dekorasyon malzemeleri yani şöyle ki ya şunu nerede bulurum diye düşündüğünüzde kendinizi buraya atmak isteyebilirsiniz ve öyle bir şey ki bağımlılık yapıyor. Ben defalarca girdim ve Danimarka’da yaptığın son şey neydi diye soracak olursanız Tiger’a girmekti :)) Tabii ki elim boş çıkmadım Tiger’dan. Bu arada Danimarka pahalı bir yer demiştim ya, heh işte Tiger pahalı değil. Ben Tiger’dan sarı tepesinde kuş olan seramik bir demlik aldım, gri filli sütlük aldım, rengarenk defter aldım, bez çanta aldım… Sırt çantasıyla gitmeseydik daha çok sömürebilirdim :) Neyse diyeceğim o ki Tiger mutlaka görmeniz gereken bir yer :)

Norrebro Bölgesi

Kopenhag haritasını açıp baktığınız zaman minik minik bölgelere ayrıldığını görebilirsiniz. Bu bölgelerden en popüler olanlarından biri de Norrebro Bölgesi.

Norrebro, Orta Doğu’dan gelen göçmenlerin çoğunun yaşadığı bölge olması sebebiyle “küçük Arabistan” olarak anılıyor. Bölgedeki ana caddelerden birinde yürürken Arapça yazılı market, bakkal, manav tabelalarına rastladık ama en çok şaşırdığım an kocaman tabelada Konya Etli Ekmek yazısıydı. Gerçekten biz Türkler bir şeyi istersek yapabiliyoruz. Adam Kopenhag’ın en ünlü en popüler bölgesinin en kalabalık caddesinde etli ekmek satıyor. Başarı hikayesi değil de ne :)

IMG_4855

Biz Norrebro bölgesine vardığımızda hava kararmıştı ve yürümekten yorulmuştuk. Hava akşam biraz daha soğumuştu ve tek isteğim sıcak bir şeyler içmekti. Cadde üzerindeki bi’ cafeye girdik ve chai tea latte içtik. Hayatımda içtiğim en iyi Chai Tea Latteydi! Kopenhag’ta birçok yerde gördüm eğer yolunuz Kopenhag’a düşerse yeşil teneke kutuda satılan bu chai tea latteden mutlaka için.

Norrebro’nun kalbi iki caddede atıyor. Biri; Ravnsborggade, diğeri ise Elmegade. Bu iki cadde üzerinde minik mağazalar, ilginç ürünler satan yerler, ayak üstü yemek yemek ya da kahve içebileceğiniz çok sayıda yer mevcut.

Derseniz ki ben son zamanlarda restoranlarıyla ünlenen Kopenhag’ta güzel bir yemek istiyorum o zaman sizi Jaegersborggade Caddesine alalım. Bu cadde Michelin yıldızlı restoranların, şarap evlerinin ve hipster kafelerin bulunduğu bir bölge.

IMG_4857

Eğer yolunuz gündüz saatlerinde Norrebro’ya düşerse bölgenin en popüler yeri Assistens Cemetery’i mutlaka görün. Burası adından da anlaşılacağı üzere aslında bir mezarlık ama aynı zamanda oldukça büyük, sıra sıra ağaçların olduğu, bisiklet yollarının bulunduğu bir park. Hatta yaz mevsiminde güneşlenen Danimarkalılarla dolup taşıyormuş. Ben gidemedim ama siz gidin ve bana yazın :)

Torvehallerne Market

Çok sevdiğimden galiba hemen hemen her yerde karşıma çıkıyor ya da bir şekilde ben çekiyorum ve sonra mutluluktan havalara uçuyorum. Norrebro bölgesinden ayrılıp eve doğru yürürken tam kapanışına denk geliyorum ama vazgeçmiyorum içine giriyorum. Burası harika bir lokal market.

IMG_4859

Etrafı cam panellerle kapatılmış, içeride manavdan kasaba, kasaptan atıştırmalık yemekler satan minik büfelere, ev yapımı çikolatacılara, değişik baharatlar satan baharatçılara çok sayıda satıcının bulunduğu bi’ market. Ben gittiğimde birçok yer kapanmıştı ama hala pizza ve şarap satan açık yerler vardı. Hatta minik gruplar oturmuş, kucağına da pizzayı almış Cuma gecesini sohbet ederek geçiriyorlardı. O ortamı çok sevdim.

Torvehallerne Market, Cuma günleri akşam sekize kadar açık, mutlaka uğrayın!

Torvehallerne Market, 20. Yüzyılın ortalarına kadar IsraelsPlad olarak bilinen bir pazar yeriymiş. Fakat yıllar içinde hiç önemsenmeyen bir yer olunca yıpranmış ve eskimiş. Danimarkalı bir mimar tarafından tekrar canlandırılmak üzere çalışmalar yapılmış ve 14 yıllık politik görüşmelerden sonra 2011 yılında Torvehallerne Market olarak yeniden açılmış. Çocukların kucağındaki pizza çok lezzetli görünüyordu ve fena aklımda kaldı :)

IMG_4825

IMG_4835

Keşif dolu, heyecanlı ve bol yürüyüşlü günün ardından artık evimize varmıştık. Odamız, kaldığımız ev gerçekten şahaneydi! Yatağa girer girmez yorgunluktan kapanan gözlerimle ilk günü böylelikle bitiriyoruz :)

IMG_4844

IMG_4837

Kopenhag: Dünyanın en bisiklet sever şehri yazım için tıklayınız.

Christiana: Düzenin içindeki düzensizlik yazım için tıklayınız.

Frederiksborg Kalesi yazım için tıklayınız.

Dünya benim evim’i facebooktan, instagramdan takip edebilirsiniz.

Bunları da okumak isteyebilirsin
12 Yorum
  1. Onder diyor ki

    ya ne guzel yazmissin, paylasimlarin icin tesekkurler, azmin ve disiplinin icin de tebrikler :)) keske sari yagmurlugun da olsa gezerken ise yarar :))

    1. dunyaben diyor ki

      Sarı yağmurluğu hediye olarak istiyorum :)

  2. Selma Gönen diyor ki

    Yakın zamanda Kopenhag gezi planımız var. Yazınız çok yardımcı oldu. Assistens Cemetery’i gezebilirsem size yazacağım..

  3. Melih diyor ki

    10-15 temmuzda gideceğim şehre sayende şu anda gitmiş kadar oldum :) Okurken de, senin yazma anındaki heyecanını da hissetmedim değil! Ellerine sağlık süper olmuş! Bol gezmeler

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Melih merhaba, İyi bir şey mi yaptım, kötü mü bilemiyorum :)) Sana da şimdiden iyi seyahatler. Kopenhag muhteşem bi şehir.

  4. Hikmet diyor ki

    merhaba,
    ben de airbnbden kopenhag’da yer bakıyorum, ev için hangi bölgeyi tavsiye ediyorsunuz?

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Merhaba Hikmet, Aslında yazımda bahsetmiştim ordan bakabilirsin.

  5. Mert diyor ki

    Merhaba,
    öncelikle yazınız için tebrikler, bu haftasonu gideceğim 4 günlüğüne, gece hayatı ile ilgili mekan tavsiyeniz var mı acaba?

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Mert merhaba, Teşekkür ederim fakat Kopenhag’ta gece hayatı deneyimimiz olmadığından bir öneride bulunamıyorum. Şimdiden iyi seyahatler.

  6. Caglayan diyor ki

    Merhaba ,Daha pasaport almadan bi delilik yapıp uçak bileti aldık kardeşim ve ben.Eslerimiz ve benim çocukla toplam 5 kişi kopenhaga bilet aldık.Ama Şubat ayı için. Bazı yerlerde sakın şubatta gitmeyin diyor. Hava gerçekten soğukmu?Giyecek ne önerirsin. Tivoli kapalıymış o zamanalrda üzüldüm :(

    1. Dünya BenimEvim diyor ki

      Merhaba, Havadan neden bu kadar korkuyorsunuz? :) Şubat’ta İskandinavya soğuk olur ama korkmayın -10 derece de değil :) Normal kışlık kıyafetlerinizi giyinin.

  7. Çağrı diyor ki

    Merhaba ; kaldığınız evin detaylı ev sahibini air bnb den nasıl bulabilirim . Detay verirmisiniz ?

    Teşekkürler

İptal Et

E-posta adresin yayımlanmayacak.